Sanat Harmonisi’ne kulak ver:
Zaman içerisinde değişen politik tavırlar ve anlayışlar, toplumun her kesimini aynı ölçüde etkilemediği gibi kimileri için bir özgürlük tehdidi haline gelebiliyor. Bastırılmış ve sınırlara mahkûm edilmiş toplum, sağlıklı mevcudiyetini kaybedip haliyle bir hak arayışına soyunacaktır. Bu noktada, topyekûn bir sistemi yerle bir etme eylemi, büyük bir özgürlük istencinin desteğiyle meydana gelir. “Liberty Leading the People” (Halka Yol Gösteren Özgürlük), Eugène Delacroix’nın ahlaki ve siyasi özgürlük fikrini bir nevi görsel bir anlatı formunda bizlere sunar. Genel olarak Fransız Devrimi’ne atfedilen bu eser, aslında devrimden yaklaşık kırk yıl sonra gerçekleşen Temmuz Devrimi’ni (bilinen diğer adıyla İkinci Fransız Devrimi) konu edinmektedir. Herkes eline silah alıp savaşta görev alamasa da Delacroix, herkesin devrimci olabileceğine inanmamızı isterdi. Delacroix, 28 Ekim 1830’da kardeşiyle mektuplaşırken şunları yazmıştı: “Modern bir konuyu, bir barikatı üstlendim ve ülkem için savaşmamış olsam da en azından resim yapmış olacağım.”
Eugène Delacroix, Baudelaire’in söylemlerine göre romantizm akımının ilk ve en nadide temsilcilerinden biridir. Her ne kadar kendisi böyle bir tanımlama içerisinde bulunmasa dahi “Liberty Leading the People”, hem Fransız romantizminin biricik örneklerinden hem de devrimin en kalıcı imgelerinden biri olarak tarihte yerini alır. Delacroix, klasik hikâyelerden ve geçmiş olaylardan ziyade çağının halihazırda yaşanmışlıklarına bakışını yöneltir. Bu bakışın ürünü olan sanat yapıtı ise başka bakışlarla buluşmakta ve toplumsal olayları anlamakta bir araç olarak günümüze kadar gelmektedir.
Eugène Delacroix’nın bu tablosuna bakışlarımızı yönelttiğimiz ilk an bizleri güçlü bir kaos karşılamakta, detaylara indiğimizde ise titizlikle işlenmiş bir düzenin dopdolu harmonisini görmekteyiz. Kompozisyonun tam ortasında bizlere varlığını haykıran “Özgürlük” temsilcisi güçlü bir kadın figürü yer alır. Özgürlük uğruna gerçekleştirilen bir başkaldırının önderliğini üstlenen figür, sol elinde süngülü bir tüfek tutarken sağ elinde Fransız bayrağını dalgalandırmaktadır. Sol taraftan bir başkaldırıyı, bir isyanı temsil ederken sağ taraftan özgürlüğü, eşitliği ve adaleti temsil etmektedir.
Delacroix, özgürlük kavramını olabildiğince kompozisyonun tamamına yerleştirmiştir. Öyle ki bu kadının kostümünde dahi işlenir. Kadın figürüne giydirdiği Frig şapkası, Antik Çağ içerisinde özgürlük ve bağımsızlık simgesi olarak kullanılırken Fransız Devrimi döneminde yine aynı imgelemde karşımıza çıkıyor. Delacroix, bu kadın figürüyle bize güçlü bir alegoriyi sunmaktadır. Bakışlarımızı kadına bakan bir diğer figüre yönelttiğimiz vakit adeta bir yansımayla karşılaşıyoruz. Kırmızı, beyaz ve mavi renk üçlemesinin tekrar taklit edildiği bu adam, özgürlüğe doğru yönelmektedir.
Delacroix, eserinde devrimcileri toplumun her kesiminden bireyleri dahil etmiştir. Toplumun ayrışmadığı ve bir aradalığının verdiği bir dayanışmayı resmetmiştir. Kompozisyonun en solunda yer alan figüre odaklandığımızda elinde bir briquet tuttuğunu görmekteyiz. Briquet, Napolyon savaşları esnasında kullanılan bir piyade kılıcıdır. Kıyafeti ise bir fabrika işçisi olduğunu göstermekte, bu da beyefendinin ekonomik hiyerarşide alt kademede yer aldığına işaret etmektedir. Belindeki tabancayı sabitleyen mendil ise Fransız Devrimi sonucunda kurulan hükümet olan Birinci Cumhuriyet’e karşı talihsiz bir ayaklanmaya önderlik eden Kraliyetçi asker François Athannase de Charette de la Contrie’nin sembolü olan Cholet mendiline benzer bir deseni anımsatmaktadır. Beresine taktığı beyaz kokart ve kırmızı kurdelayla birlikte baştan aşağı bir devrimci betimlemesini görmekteyiz. İşçi sınıfından seçilip tabloya konumlandırılan bu figüre, kendisine karşıt bir statüde yer alan diğer bir figür eşlik etmektedir. Bu figür ise silindir şapkası, elinde tuttuğu av tüfeği ve şık giyimiyle burjuvaziden bir temsil olarak karşımıza çıkıyor. Bu figür söylentilere göre devrimde somut bir varlık gösteremeyen Delacroix’nın ta kendisidir.
Kompozisyonun sağ tarafında ise devrime halkın genç kesiminin de dahil olduğunu gösteren bir figür yer almaktadır. Genç, arma işlemeli okul çantası ve geleneksel öğrenci şapkası olan faluche takmaktadır. Bu gencin Victor Hugo’nun “Sefiller”inde yer alan Gavroche karakterinin görsel ilham kaynağı olduğu düşünülmektedir. Son olarak, eserin sağ tarafına iliştirilmiş Paris’in önemli mimari anıtlarından Notre Dame görülür.
semanur çelik