Attilâ İlhan’ın açtığı pencerelerden bakılarak kaleme alınmış, hayalin hayali olan bir kısa hikaye.


 

Attilâ İlhan acaba “Aysel Git Başımdan” şiirini yazarken ne hayal etmişti? Aysel nasıl bir insandı kafasında ve neden bu sözleri Aysel’e söylemek istiyordu? Bir şiirde, şairin kime, hangi duygularla ne anlatmak istediğini tam anlamıyla anlamamız çok güç. Şiiri okurkenki hayal dünyamız ne kadar bize yakın olursa anca o kadar beğenebiliyoruz. Ben bu şiiri okurken hayal dünyam aşağı yukarı buralardan geçiyor. Üç bölümde aktarmaya çalışacağım. Güzel hayaller…

 

    

“Aysel git başımdan ben sana göre değilim

Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum.

 

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

Dağıtır gecelerim sarışınlığını

Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

Hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Benim için kirletme aydınlığını,

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim”

 

 

Aysel: Bırakma beni!

Adam: Yapamam. Anla artık. Sen, ben biz olamayız. Hem beni sevme, bu kendine yaptığın büyük bir kötülük olur. Senin elinin altında onlarca hizmetçin var. Bitirdiğin okulun var. Aydınlık geleceğin var. Ben bunları terk edebileceğin kadar kıymetli değilim. Neden böyle rahatı terk edip benimle olasın ki? İyi değil bu filmin sonu. Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

 

 

Aysel: Sana ne hayat benim değil mi? İstediğimden vazgeçerim. Sen neden benim sorumluluklarımı gasp ediyorsun!

Adam: Bak benim yarınım belli değil. Duygularım yoktur benim. Ne zaman ne hissedeceğimi ben bile bilmiyorum. Bir bakmışsın birinin ciğeri elimdeyken annemi sayıklarım, bir bakmışsın gülün dikeni elime battı diye gülün sahibini boğazlamışım. Ellerimdeki kan, Hilal-i Ahmer’in on yıllık kan ihtiyacını karşılar. Ben arkama bakmam ki. Bakarsın yarın tek kurşunum kalır kendime sıkarım. Aysel, ölümüm birden olacak seziyorum.

 

 

Aysel: O nasıl söz tövbe de! Hem o senin işin, ben öyle görüyorum beni ilgilendirmez. Sen benim müvekkillerime karışmadığın sürece ben de senin işine karışmam.

Adam: Bir ay boyunca çocuğumun kapısında yattım, bir kez baba demedi. Yüzüme bakanın ömrü kısalıyor. Su içtiğim nehir kuruyor. Güneşe bakınca güneş kararıyor. Bastığım toprak bir daha yeşermiyor. Değdiğim ağaç meyve vermiyor. Beni annem dahi kabul etmiyor. Sen nasıl beni sevebilirsin, nasıl yüzüme bakıp tebessüm edebilirsin? Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

 

 

Aysel: İhtimal değil, seviyorum ben seni! Benim sevgimin bir kere tadına bak sana çağlayan nehir olurum, güneşin olur ısıtırım, sen bana bak sadece görmüyor musun? Sen baktıkça yeşeriyorum. Gerisinin önemi yok. Ben sana ana da olurum, çocuk da, yar da.

Adam: Girmişsin bir hülyaya beni de savurma. Dediklerin hayal. Saçmaladığın yeter artık! Aysel git başımdan istemiyorum.

 

 

Aysel: Saçmalayan sensin! Beni tanımıyorsun. İlk seni sevdim, sadece seni seveceğim. Bu gitsen de böyle gitmesen de. Hayır ben sana aşık değilim gözlerim açık hala, ben seni seviyorum.

Adam: Seninki çocuksu bir heves. Ama ölümcül bir heves. Beni seveni de anlamam. Ne buluyorlar sanki bende. Beni ilk seven sen değilsin. Hepsinin sonu derbeder oldu. Hiçbirini uyarmadım ama seni uyarıyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün.

 

 

Aysel: Gidenin sevgisi şüphelidir. Senden gidenler seni sevmemiş. Giden ben olmayacağım! Üşürsem gözlerine bakarım, ellerini tutarım ne olmuş yani.

Adam: Kıyma şu yeşil gözlerine. Altın saçlarına… Ben kadında anı yaşarım. Yazık etme kendine. Hem buhranlıyımdır biraz. Dertlidir benim her anım. Omuzlarını nasırlaştırma benim yükümle. Gülmeyi yakıştıramam kendime. Dağıtır gecelerim sarışınlığını.

 

 

Aysel: Seninle olduktan sonra varsın dağılsın. Yoksa o zaman beni sevmez misin? Bakma el üstünde büyüdüğüme. Ben de yokluk gördüm. Dört erkek kardeşimi ben büyüttüm sayılır. Sen de kendine dert mi diyorsun? Sen de mızmızlanan koca bir bebeksin işte.

Adam: Oyun mu sandın benim hayatımı Aysel? Altını değiştirdiğin bebelerle bir mi sandın bunu? Kardeşlerin kaç kere çığlıklar içinde uyandı? Yıllarca gördüğüm işkenceleri her gece tekrar yaşıyorum. Yatak zindanım oluyor. Her gece kabus göreceğini bile bile uyumak ne demek biliyor musun? Gelip uykularımı uyusan nasıl korkarsın.

 

 

Aysel: Razıyım. Her gece senin çığlığınla yataktan sıçrayıp sonra başını göğsüme yaslayıp “geçti, hepsi geçti” diyerek seni uyutmaya razıyım. Sen uyuyana kadar dualar okurum merak etme sen.

Adam: Çıldırtma beni Aysel! Uykusu böyle olan bir adamın uyanıklığı nasıl olur sence? Bu saçlarım neden döküldü sanıyorsun? Acaba hangi köşe başında beni bekliyorlar diye düşünmekten sıtkım sıyrıldı. Bir de arkadan vurmaya çalışan dostlarım var. Ben nefes almaktan çok kendimi kollarken, sen benimle bir ömür geçirmeyi bırak hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

 

 

Aysel: Ne güzel işte artık tek başına düşünmek zorunda değilsin. Bir silah da bana verirsin, dostlarını sen düşünürsün, köşeleri ben. İyi değil mi ?

Adam: Olmaz. İpek ellerin silahın soğuk metaline değmemeli. Onların yeri sımsıcak bir yuvada kundak olmalı. Hayatımı, senin hayatına kara delik yapamam. Peşimde zulüm edemem sana. Benim hayatım tek kişilik. Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

 

 

Aysel: Demek benim için endişeleniyorsun. Sen de beni seviyorsun itiraf et haydi! Asıl zulüm her “git başımdan” dediğinde oluyor. Deme ne olur böyle şeyler.

Adam: Beni dinlemediğin sürece söyleyeceğim. Seni sevdiğim falan yok. Sen o kadar iyi niyetli bakıyorsun ki hayata, hep güzel bir şey görmek istiyorsun. Ama anlamadığın bir şey var; bende güzel bir taraf yok, benim için kirletme aydınlığını.

 

 

Aysel: Anlamıyorsun! Aydınlığım seninle başladı. Karanlık olmadan ışık gözükebilir mi? Dünya seninle güzel gözüktü bana. Bırak aydınlığım kalsın öylece incitme onu.

Adam: Ben ufkunda olduğum sürece ne ışıltın kalır ne de parlayan gözlerin. Yüzüme bak Aysel yüzüme! Şu yamuk yumuk çizgilerin her biri bir ölüm. Bende açmış bütün çiçekleri öldürdüler. İçim zehirle doldu. Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

 

 

 

serkan kara


Kapak Görseli: Joey Guidone