Sanat Harmonisi’ne kulak ver:

 

Jacques – Louis David’in “Marat’ın Ölümü” adlı tablosu Fransız Devrimi’nin en büyük propaganda resimlerinden biri olarak anılır.

 

Tablo, David’in devrimci tablolarından biri olarak nitelendirilir. Bu nitelendirme tablonun Fransız Devrimi sırasında resmedilmiş olmasıyla birlikte resmedilen kişinin, yani Marat’ın, bir devrim şehidi olarak nitelendirilmesinden kaynaklanır. Genellikle klasik dönemden sahneler resmeden David, kendi eserlerinde de değişime giderek güncel bir sahneyi ele almıştır.

 

The Death of Marat — Jacques-Louis David, 1793


 

David, Fransız Cumhuriyeti’nin güçlü bir destekçisiydi. Hatta devrimin ilk zamanları Jakobenler kulübüne katılır. Bu kulüp, devrimci kulüplerin arasında en radikal grup olarak öne çıkar. Kral 16. Louis’in idam edilmesi taraftarı olup bu tür infaz eylemlerinde bilhassa imzaları bulunur.

 

Jean-Paul Marat, Fransız Devrimi sırasındaki radikal gazeteciliği ve politikacı rolü ile tanınır. Yoksul kesimin haklarını savunması ve bu konuda ısrarcılığı nedeniyle halk onu sahiplenmiş hatta kahraman ilan etmiştir. Fakat Marat’ın keskin, uzlaşılmaz ve şiddetli fikirleri çoğu zaman düşman edinmesine sebep olmuştur. Hatta ölümü de bu düşmanlarından biri olan Charlotte Corday’ın elinden olmuştur.

 

David, bir nevi resimleri ile devrimci idealleri yayan bir rol üstlenmiştir. Devrimci hükümetin yanında olan David, hükümetin isteği üzerine devrimciler arasından hayatını kaybetmiş üç şahsiyeti yüceleştirecek ve kahramanlaştıracak eserler üretir. İşte Marat’ın Ölümü bu eserlerden biridir.

 

Girodin siyasi grubunun destekçilerinden Charlotte Corday, 1793’te Marat’ı devrimin düşmanları hususunda bilgi vereceği bahanesiyle kandırarak evine girer. Marat, o zamanlar ağır bir cilt hastalığı geçirmekte ve tedavisi için günün çoğu vaktini banyoda geçirmek zorundadır. Söylentiye göre Marat önemli toplantıları bile su dolu küvetinde dinlenirken yapmaktadır. Tabloda Corday’ı göremesek de suikasti gerçekleştirdiği ve Marat’ın kanına bulanmış bıçağını tablonun sol alt kısmında görebiliriz. David, bıçağa karşı Marat’ın hayatı boyunca silahı olmuş tüy kalemini resmetmiştir. Küvetinde bıçak yarasıyla yatan Marat, sanki bir uykudaymış gibi acıdan yoksun, tepkisiz bir yüz ifadesine sahiptir.

 

Marat idealize edilmiş bir figürdür. Vücudundaki yaralarından hiçbir iz yoktur ve olduğundan daha genç daha güçlü bir formda resmedilmiştir. Arka fon kısmı oldukça sade kullanan David, odak noktasını Marat haline getirmiştir. Neoklasik dönemin de yansıması olan bu tabloda David’in muazzam insan anatomisi çalışmasını ve ışık-gölge kullanımını görürüz. David, Marat ile yakın arkadaştı ve haliyle onu kusur saydıklarından kurtararak mücadelesine yaraşır bir halde resmetmek istemiştir.

 

David, Marat’ı resmederken Caravaggio’nun İsa’nın Mezara Konulması adlı eserinden ilham alır. Caravaggio’nun bu eserinde İsa’nın duruş biçimi ile Marat’ın duruş biçimi çok benzerdir. Hristiyan şehidi olan İsa, David’in tablosunda devrim şehidi olan Marat’a dönüşür. Artık “şehitlik” anlayışını dini bir sembolden arındırma durumu söz konusudur. Bu düşünce devrim fikrinin ardında yatan bir diğer istek ile ilişkilidir. Ve bu istek, sadece monarşinin değil kilisenin de yürürlükten kaldırılmasıdır.

 

Resimde dikkat çeken unsurlardan bir diğeri ise Marat’ın elinde tuttuğu mektubudur. David, mektupta cumhuriyet için savaşan Marat’ı öldüren Corday’ın ikiyüzlülüğünü ortaya koyar. David son olarak küvetin yanında duran sandığa “A Marat“, yani “Marat’a“, yazar ve altına kendi ismini ekler. Bu hem en yakın arkadaşına hem de onun mücadelesine olan bir armağan niteliğindedir.

 

semanur çelik