Popülizmin yükselişte olduğu günümüzde bundan kurtuluş yolu var mıdır, varsa nelerdir?


     

Yani, aslında bunu da parçalamak gerekir. Belki şöyle anlayabiliriz, Molier’in Cimri kitabında erken dönem bir burjuvazi tanımı vardır; harcayan, çok lüks tüketimlerde bulunan ve ne ruhban, ne aristokrat olan bir görgüsüz insan tipidir. Doğal olarak, eğer toplumda kapitalist yoksa herkes küçük burjuva demektir. Yani işte, diyelim ki ben çok okudum falan ama cep telefonu kullanma durumum, tüketme duygum, kullanırken mutlu olmam, haz almam Molier’de kastedilen burjuvadan farklı bir durum değildir. Günümüz dünyasında eğer kapitalist inşa edilemediyse, buna inanmıyorsam o zaman herkes bir küçük burjuva ve Molier’in öyküsündeki özneden öte bir şey değildir. Bunu reddediyorum deyip de “hadi gel köyümüze geri dönelim” diyen insanla, ben “kentte yaşayacağım” diyen insanın da Molier’in öyküsünden öte gidebildiğini düşünmüyorum. Bu anlamda, o dönemde Molier’in vurgularındaki popülizm neyse bugünün dünyasında da popülizm aynı içeriği sahip ve ne yazık ki hayatımız realizm üzerine ve doğrularımızı bile bunun üzerine inşa ediyoruz. Çoğunluğun doğru kabul ettiğine doğru diyoruz, bunun adı popülizm değil de nedir. Günlük hayatta aslında, karşılıklı her konuşmamızda birbirimizi tasdik ettiğimizde de popülizmden öte bir şey yapmıyoruz.

   

Doğal olarak aslında popülizmin dışına çıkabilmek için sorgulanması gereken Eric Fromm’un ifadesiyle konuşmak istersem; İtaatsizlik Üzerine kitabında, “İnsanın ilk insan olması ilk itaatsizlikle başladı, korkarım ki itaatle de son bulacak” diyor. Verdiği örnekler; Âdem ve Havva’nın yasak meyveyi yemesiyle dünyaya kovularak insan olmaları; Promethus’un tanrılardan ateşi çalarak dünyaya kovulması, yani itaatsizlik ettikleri için kovuldular. Kurduğumuz yeni düzende de aslında bu itaatsizliği ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Birisinin çıkıp Kral Çıplak’ demesi lazımken, biz bu itaatsizleri çoğunluklara mahkûm ediyoruz ve böylece de aykırı söylemleri geliştirebilecek insanları gittikçe ortadan kaldırdığımızı ifade edebilirim. Fromm gibi bir sürü düşünür Althusser’den Gramsci’ye erken dönemde bunu tartışıyorlar; Aydın tanımlamaları yaparken ”Olmadı aydın kendisi için bir sınıf üretir. “ derlerken bize erken dönemde bu uyarıları yapıyorlar. Aslında, bugün dünyanın hiçbir yerinde aydınla karşılaşmamamızın nedeni de şu, çünkü devletin kendisi en aydın. Ve böyle görmesinin nedenini de, kapitalist gibi güçlü bir sistemde görüyor. Bunun üzerine, birçok alanda toplumu ihya ve ıslah etmek misyonunu hatta sosyalleşmeyi bile kendi üzerine aldığını özetleyebiliriz. Bu anlamda popülizmin yükselişe çıkmasının gerekçesi, doğru tanımımızdan yola çıkarsak son 200 yılda kurgulanan dünyanın bir eleştirisi olarak düşünebiliriz. Tabii bunun tersi, belirli azınlıklarca yönetilme mekanizması mıydı? Hayır, buradan benim eskiye dönme gibi bir özlem ifade ettiğimi düşünmemek lazım ama bu yeni düşünce tarzında insanın yeni olduğunu ifade etmeye çalıştığımı bilmenizi isterim.