Tarihsel açıdan Türkiye’de elit ve elitizme bakış nasıldır? 


 

 

Dünyada elit pek kalmıyor neo-liberalizmden dolayı… Türkiye ise köylü toplumu, elit sevmez. Onu sürekli recycle eder (eski haline getirir). Mesela, Cumhuriyetin ilk dönemine bakın, orada paşa çocuklarını pek göremezsiniz. Devlete çok bağlı, kapı halkı olacaksın ya, devletten de geliyor ya rant… Elit zor olunur ve zor kalınır. Bizde aristokrat kelimesi çok kullanılıyor, bu yanlış bir kelime. Aristokrat hukuki bir terimdir, hukuki imtiyazları vardır. Nişantaşı’nda beş buçuk oturmak sizi elit yapar ama asla aristokrat yapmaz. Şimdi ekonomiyi devlet dağıttığı için, ikinci üçüncü kuşaklar biraz sivilleşme gösterince devlet onu dışarıda bıraktı. Mesela bu büyük örgütlerden birinin başı 90’larda hapse girer, şimdi ismini unuttum, onun dayısı Yassıada’da savcıymış. Aslında devlete ne kadar bağlı ama ikinci kuşak dışarı çıkmış. Böyle çok hikâye duyarsınız, o yüzden Türkiye’de bunu beş altı kuşak devam ettirmek çok zordur.

Bizde zaten şehirli nüfusu yok. Şehirli nüfusu olmayan bir yerde elit zor çünkü herkes göçmen. İstanbul’da doğan ve buralı olan biri zorluk çekiyor. Adam memleketini soruyor, “İstanbul” diyorsun, tekrar soruyor. Bu sebepten askerde yalan söyleyen vardı. İstanbulluyum diyemiyordu, uyduruyordu çünkü her gelen her seferinde sorduğu için artık… Onlar çok örselendi bir de, Türkiye’de o şey hâkim oldu, TRT’nin intikamını alıyorlar herhalde. Artık böyle her şey kalitesizleşti ve bu böyle hâkim oldu. Ben ilk şeyde irkilmiştim, 90’larda milletvekilleri meclisin duvarına çiğköfte yapıştırmışlardı. Orası kutsal bir yer ya, siz ne yapıyorsunuz? Şimdi belediye meclislerini gösteriyorlar, gidin bir bakın. Belediye meclislerinde oturan bir tane kadın yok… En fazla bir iki tane oluyor gerisi hep erkek. Kadıköy’de de her yerde böyle. O artık iki üç kuşak sonra üretebilir o eliti. Bizim elit üretmek için bir de kurumlar lazım, Fransa’da 1630’lardan beri Académie française, 1530’lardan beri Collège de France var. Bizde öyle kurumlar yok ki. İstanbul Üniversitesi 1453’te kuruldu diyorsun ama yalan, 1900’lerde kuruldu, en eskisi İstanbul Teknik Üniversitesi. Dolayısıyla o kurumsal devamlılıklar yok, elit nereye kafasını sokacak? Elit olan Halûk’un Vedâ’ı (Tevfik Fikret’in oğlu için yazdığı şiiri) veya [Fuat] Köprülü’nün oğlu, Amerika’ya gitmişler. Kimsenin oğlu, çoluğu çocuğu kalmıyor ki…