Bize tavsiye edebileceğiniz sanatsal/kültürel ürünler nelerdir?


 

 

Çok uzun yıllar önce çevrilmiş bir film var, Jodie Foster oynamıştı. İngilizcesi Contact veya Temas denilen bir film. Biz bu filmi hem amatör astronomlarla, hem gittiğimiz okullarda, hem kendi derslerimizin bazı bölümlerinde -aslında ders olarak- bu filmi izliyoruz. Uzun bir filmdir. Bunun kesinlikle -Türkçe veya İngilizce fark etmez- izlenmesini tavsiye ediyorum: Contact. Oldukça gerçekçi bir filmdir. Zaten birçok film en azından bir cümle de olsa bilimsel bir gerçeğe sahiptir. Bu filmleri izlemekte yarar var. Contact önemliydi. Interstellar var, Yıldızlararası. Bunun benzeri filmler ve çok fazla bilim kurgu olmayan filmlerin seyredilmesi, insanların görüşünü biraz daha açar. Görüş açısını çok daha genişletir. İyi düşünmeye sebep olur ve orada izlediğiniz şeyleri kendinize de uyarlama başlarsınız. Bu ülkenin vatandaşı olarak, bir insan olarak neler yapabiliriz, nedir, ne değildir, nelerle uğraşabiliriz, diye. Bunlar önemlidir. İnternette dolaşırken, bilgi edinirken sayfaların ne kadar gerçekçi ve sağlam olduğunu bilme imkânınız yoktur. Dolayısıyla çok bilinen, çok iyi yerlerden bilgi alımanız doğru olur. Boş boş konuşmamak, yanlış konuşmamak lazım. Biraz önce söyledim bir programımızda; TÜBİTAK’ın kitapları çok çok önemlidir. TÜBİTAK’ın astronomi ve uzay bilimleriyle ilgili her yaş grubuna hitap eden bir sürü kitabı var. Bunları alın. Kitap çok önemli, bir kenarınızda bulunsun. Her insanın bir kütüphanesi olması lazım aslında. Şu anda birçok şey değersizleşti, çabuk elde ettiğimiz için. Bir cep telefonunda 128 GB’e kadar resim tutabiliyorsunuz. Binlerce resim tutuyorsunuz. Silindi, bozuldu, düştü, üzerine birisi bastı; her şey gitti. Bazen buluta konabilir. Bulutta da her şeyiniz var anlamına geliyor, yani clouda koyduğunuz zaman. Onun için mümkün olduğunca insanların kitapları ellerinin altında tutmaları lazım, onu okumaları lazım. Yeni çıkan kitaplara da saygı duymaları lazım. Onları alabilmeleri lazım, bunlar önemli şeyler. Eğer bir örnek istiyorsa insanlar, Amerika Kongre Kütüphanesi’ne baksınlar, Dünya’da her şeyin bir örneğini oraya koyuyorlar. Devir böyleyken bu kütüphane niye katı örnekleri oraya koyuyor, bu kadar kitabı oraya alıyor? Çok çok önemli. Yani geçmişte yakılmış Mısır’daki İskenderiye Kütüphanesi’nin özelliğini düşünün. Anlatıldığı kadarıyla tarihte, o kütüphanenin eğer eserleri yok olmamış olsaydı, bugün Dünya medeniyeti farklı bir noktada olurdu. Amerika Kongre Kütüphanesi de böyle bir yer olmaya aday, anladığım kadarıyla. Bizim kitabımızda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç adlı kitabın orijinal bir kapağı var; Gökyüzünü Tanıyalım adlı kitabımızdan. Bu kitabın orijinal kapağının resmini Kanada’daki bir kütüphaneden bulabildik, Türkiye’de bulamadık ve onu oraya koyduk. 1910 yılında Halley Kuyruklu Yıldızı geçerken, bir genç kız ile bir delikanlının aşkını anlatıyor. Çok güzel bir kitap. Bu kitabın bir örneği geçmişteki başkanlardan birinin zamanında, Amerika’da bir zaman kapsülünün içine konuldu. Harley’in bir dahaki gelişinde bu kapsül tekrar açılacak, o zamanki kuşaklar bizim ne düşündüğümüzü, ne yaşadığımızı öğrenmiş olacaklar. Yani o kapsülün içerisinde bize ait bir kitaptan da bir örnek bulunuyor şu an, çok ilginç. Bunun dışında gerçekten canlı bir kitabı okumak çok önemli, gözümüzün sağlığı açısından çok önemli. Ben bunu televizyondan, bilgisayardan, cep telefonundan okurum dediğiniz zaman, aslında ışıklı bir ortamda bir ortamda okuyorsunuz. Bir süre sonra bu gözleriniz sizin işinizi görmeyecek hâle gelebilir. Göz sağlığı açısından hareketli yerde okumamak lazım; bir arabanın içerisinde, hareket eden bir şeyin içerisindeki titreşim göz sağlığını gene bozuyor. Kitabın dingin okunması lazım, sakin okunması lazım. Onun için de kendinize zaman ayırmanız lazım. O zaman, aslında kitap okuma zamanından ziyade vücudunuzu dinlendirdiğiniz, düşüncelerinizi dinlendirdiğiniz, kendi kendinize kendinizle kaldığınız, kendinize zaman ayırdığınız bir zamandır, yalnızca kitap okuma zamanı değildir. Ne yazık ki günümüzde kitap okuma olayı hızla aşındı, yok olmak üzere neredeyse, eli kulağında. Bu da son derece kötü olacak tabii insanlar açısından. Filmleri takip edin, bu anlamdaki filmleri. Kültür, sanat anlamında çok daha fazla bir şey söyleyemeceğim, ne yazık ki. Bizim alanımızda kültürel ve sanatsal işler pek yapılamıyor, böyle düşündüğümüzde. Ama planetaryumlara gidilmesini tavsiye ederim, kültür açısından. Yeni yeni planetaryumlar kuruluyor artık, en kalitelileri olmaya başladı. İlginçtir, Türkiye’de en kaliteli planetaryum bizim bölümüzdedir. 4K çözünürlükte kaliteli bir televizyon kalitesinde görüntü veren bir planetaryum. Planetaryum dediğimiz yer, bir oda düşünün, tavanı kubbe şeklinde, etrafında cihazlar ve projektörler var. Bunların hepsi tavana görüntü yansıtıyorlar ama hepsi tek bir görüntü olarak oynayorlar. Sizin uzayla ilgili bir filmi orada filmi izlerken, uzayla yıldızların ve gezegenlerin arasında dolaştığınızı düşünün ve astronominin çok iyi anlatıldığını düşünün. Böyle yerlere gitmekte yarar var. Bizim bölümümüzün planetaryumuna bir yıl içerisinde 16 bin ziyaretçi geldi. Şu anda 16 binin üzerine de çıkıyoruz yavaş yavaş. Randevulu olarak okullar, halktan insanlar geliyor. Bir kerede 35 kişiyi ağırlayabiliyoruz ve onlara yaklaşık yarım saat ile bir saat arasında gösteri yapabiliyoruz. İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümü, Planetaryum. ECA tarafından bize desteklenmiş bir projedir. ECA bu konuda çok büyük bir maddi  destekte bulundu, biz bu planetaryumu bitirirken. ECA’ya da bu arada medya üzerinden gerçekten minnettarlığımızı bildiriyorum, bir kez daha. Sağ olsun.