KONSEPT KÜRATÖRÜ


Lou Olcay

KONSEPT ARANJÖRÜ


Hande Ergelen

Dönüşüm kavramını farklı açılardan değerlendirmek mümkün – Dönüşüm esnasında sosyal konulara yönelik bakış açısı ile üretilen yapıtların yanı sıra, Antik Yunan mitolojisinden referans alınarak bir ifade biçimi olarak kullanılan eserler de var.


Gian Lorenzo Bernini – Apollo e Dafne, 1622-25


Galleria Borghese

Apollo ve Cupid (Eros), her ikisi de okçulukta çok başarılıdır. Kendini beğenmiş Apollo, Cupid’in okçuluğuyla alay edince, Cupid hızını alamaz ve biri aşk biri nefret olan iki ok hazırlar. Aşk oku Apollo’a, nefret oku Daphne’ye saplanınca işler karışır… Apollo umutsuzca Daphne’nin peşinden koşar fakat nefret oku saplanan Daphne, Apollo’dan nefret eder ve ondan köşe bucak kaçar…

Apollo tam Daphne’yi yakalamak üzereyken… Daphne, Gaia’ya kendisini yanına alması için yalvarır ve toprak ana onu bir defne ağacına çevirir. Bu arada, olay Hatay’ın Defne ilçesinde geçiyor.

Bernini işte tam bu dönüşüm anının heykelini yapmıştır – Daphne’nin vücudunda pürüzlenmelerin başladığı, saçlarından yapraklar çıktığı, yani defne ağacına dönüştüğü o an…

Daphne, defne ağacına dönüşünce, Apollo ağaçtan aldığı yapraklarla kendine bir taç yapar ve başından hiç çıkartmaz. Böylece Apollo heykellerinin başındaki tacın nedenini de anlamış bulunuyoruz.

Sanat harmonisine kulak ver:

Marcel Duchamp – Fontaine, 1917


 

Nesnenin kavramsal olarak geçirdiği dönüşüm, günlük yaşamda kullanılan sıradan nesnelerin, sanatçının müdahalesi ile sanat yapıtlarına dönüşümleri şeklinde ifade edilebilir. Fransız otodidaktik sanatçı Duchamp, sahte imzayla bir pisuvar sergiledi ve onu heykel olarak tanımladı – böylelikle sanat anlayışına yeni bir soluk getirerek sansasyon yarattı! ”Fontaine” şüphesiz modern sanattan çağdaş sanata geçişte önemli bir rol oynadı.

Sanat harmonisine kulak ver:

Salvador Dalí – Metamorfosis de Narciso, 1937


Tate Modern

Dalí bu eserinde, Yunan Mitolojisi’ndeki Narkissos’un kendi yansımasına âşık olup, aşkından ölerek bir nergis çiçeğine dönüşmesindeki halüsinatif durumu kendi üslubuyla yorumluyor.

Yansımalı çift görüntüler – Başta heykel formunda çaresizce kendine kavuşmayı beklerken taşlaşmış ve başını dizine koymuş gibi algılanan Narkissos, aslında gri el formatının (elinde yumurtayı tutan) yansımasından ibaret. Dalí dehası…

Sanat harmonisine kulak ver:

Andy Warhol – Brillo Box, 1964


Musée des beaux-arts du Canada

Sanat kavramını dönüştüren başka bir isimle devam ediyoruz: Andy Warhol!

Sanat kuramcısı, filozof Arthur C. Danto, ”Sıradan Olanın Başkalaşımı” adlı kitabında sıradan olan nesnelerin, mucizevi birer sanat eserine dönüşmelerinin kavramsal boyutlarını irdeler ve Andy Warhol’dan örnek verir. Warhol’un ”Brillo Box” eseri, marketlerde hemen her yerde ve herkes tarafından kolayca erişilebilen nesnelerden oluşuyor. Buna rağmen sanat galerisine girdikten sonra bir sanat yapıtı olarak değerlendiriliyor – ama nasıl? Danto’ya göre iki nesne arasında bazı net farklılıklar var: Warhol’unkiler kontrplaktan yapılmıştı, diğerleri ise mukavvaydı. 🙂

Yapıtın sanat olarak görüldüğü noktada felsefik açıdan bir ”tanımlanamazlık” söz konusu olur – Warhol’un kutuları, bu sözde tanımlanamazlığı bir soruna dönüştürür -acil tanımlanması gereken bir sorun-; çünkü sanat çalışması olmadığı ortak bir şekilde kabul edilen ”bir şey”e çok benzerler. İşin sanatsal boyutu, izleyiciye sunulan ”tanımlanamaz” algısının yarattığı tartışma ortamının içinde yer alır.

Sanat harmonisine kulak ver:

Jana Sterbak – Vanitas: Flesh Dress for an Albino Anorectic, 1987


 

Sterbak’ın et parçalarını birleştirerek oluşturduğu elbise, özellikle kadın bedenine uygun olarak tasarlandığından, kadın cinsiyeti üzerinden tüketim ile ilişkilendirilen moda, bedensel güzellik algısı ve başlıkta belirtildiği üzere cilt pigmenti eksikliğinden kaynaklanan albino rahatsızlığı gibi konulara değinir. Cinsiyet, inanç, politika ekseninde şekillenen beden, sanatçının toplumsal farkındalık amacıyla ürettiği bu yapıtında dönüşür ve başka bir biçim alır.

Sanat harmonisine kulak ver:

Damien Hirst – The Broken Dream, 2008


 

Çalışmalarında yaşam ve ölüm temasını sıkça konu alan Damien Hirst, Unicorn varyasyonlarının en güncel anlatım diline sahip bir örneği ile karşımızda. Hirst’ün tek boynuzlu atı, diğer Unicorn betimlemelerinden farklı olarak, acı ve ölüm temasının bulunduğu mistik bir rüya gibi görünür – Unicorn denilince aklımıza gelen o renkli hayal dünyasını tamamen yıkıyor, dönüştürüyor!

Sanat harmonisine kulak ver:

Sabine Kuehnle – Female Metamorphosis, 2011


Frankfurter Kunstverein

Geçtiğimiz günlerde Bernini’nin Apollo ve Daphne efsanesini konu alan eserine yer vermiştik. Daphne’nin dönüşüm hikayesinin daha güncel bir bakış açısı ile çözümlendiği diğer bir çalışma sanatçı Sabine Kuehnle’ye ait bir enstalasyon çalışması. Bu eserde sanatçı, kadının yıkım yoluyla meydana gelen dönüşümünü aktarır – Daphne’ye olduğu gibi burada da doğa, baskı altında kalan kadınlara arzu ettikleri sığınağı sağlayarak kendinden olana, defne ağacına çevirir.

Sanat harmonisine kulak ver:

Temanın listesini kaydet, dinle: