Yüzyıllar boyunca insan varoluşunun kökenini araştırmış, bu merakını yazılı, sözlü ve görsel tüm alanlarla taşımıştır. Kökenlerini bilme yolunda insan, ilahi hikayelerin etkisinde semboller ve metaforlar kullanarak sanatta tasvirler yaratmıştır. İncil’den hikayeler de yüzyıllar boyunca sanatçıların fırça darbeleriyle resmedilmiştir.

 

Jan Brueghel and Peter Paul Rubens —The Garden Of Eden with The Fall of Man ,1615


 

“The Garden of Eden With the Fall of Man” tablosu, Flamen iki sanatçı, Peter Paul Rubens ve Jan Brueghel the Elder tarafından 1615’te resmedilir. Sanat eseri, tarihte birçok sanatçının da resmettiği İncil’deki yaratılış hikayesini anlatmakta ve bizlere Cennet Bahçesi’nin bir tasvirini sunmaktadır. Cennet Bahçesi (Eden Bahçesi), İncil’de Tanrı’nın ilk insan olan Âdem için yarattığı dünyevi bir cennet olarak anlatılır. “Eden” ismi Asur ve Babil dilinde “edinu”, Sümer dilinde “edin” olarak geçer ve “ova” anlamını taşır. İlginçtir ki bu ismin etimolojik bakımdan Akadca “edinu” kelimesinden türediği iddia edilir. Cennet Bahçesi’nin hikayesi bir bakıma Sümer mitlerinden (örn. Nuh Tufanı) kaynaklanmış olması da iddialardan bir diğeridir. İncil’de bahsedilen bu bahçe sık sık bereketli bir yer olarak ifade edilir, bazı durumlarda “Tanrı’nın Bahçesi” ve “Tanrıların Bahçesi” olarak da adlandırılır. Fakat bu tür bir anılma söz konusu olsa da Yaratılış hikayesine göre ‘Cennet Bahçesi’ Tanrı’nın ikametgâhı değil, Âdem ve Havva’nın etiyolojik amaçları için yaratılmıştır.

 

Hikâyeye göre Tanrı, önce Adem’i topraktan yaratır. Adem’in yalnızlığını hoş bulmayan Tanrı, buna karşın bir kadın yaratmayı planlar ve Adem’i derin bir uykuya daldırır. Uykuya dalan Adem’in kaburga kemiklerinden bir tanesini alır ve ondan kadını yaratır (Yaratılış 2:20-23) Âdem, Tanrı’nın buyruğu üzerine kadına bir ad koyar ve ona “ var olan her şeyin annesi” anlamına gelen “Havva” der. Tanrı, bu iki yaratılanı bahçesine koyar. Onları için sunulan tüm bereketlerden faydalanabileceklerini fakat “iyi ve kötü bilginin ağacı”nın meyvesine dokunulmayacağını emreder. Hikâyede yer alan iki önemli ağaç “hayat ağacı” ve “iyi ve kötü bilginin ağacı”, bir noktada bizlere Sümer söylencesi Gılgamış Destanı’nda yer alan iki önemli ağacı da anımsatmaktadır. Hikâye, yılanın Havva’yı kandırması ile devam eder. Kuşkusuz Havva da diğer yaratılanlar gibi merâka, bilmenin arzusuna sahiptir. Bu sebeple yılanın, ona meyveyi yediklerinde iyi ve kötünün ne olduklarını bileceklerini ve Tanrı’nın yüce özelliklerine sahip olacaklarını yalanına kanar. Havva meyveyi Adem’e ikram eder ve Tanrı, Âdem ve Havva’yı buyruğuna itaat etmemelerine karşın cezalandırıp cennetteki bahçesinden kovar. Bu kovulma; ilk günah, belki de insanın varlığının, kendini tanımasının da bir başlangıcıdır. Eser işte hikâyenin tam da bu anını bizlere sunmaktadır.

 

Bu hikâye farklı türde sanat çalışmalarına sahip iki sanatçı ve arkadaşın işbirliği ile bir kompozisyonda buluşur. Brueghel ve Rubens uzun yıllar birlikte çalışmış, 20 farklı eser üretmiş ve sıkı bir arkadaşlığı da beraberinde sürdürmüşlerdi. Brueghel, eserlerinde genellikle hayvanlarla dolu yemyeşil manzaralar ve natürmortlar resmederken, Rubens ise muazzam insan figürleri resmetmekteydi. Esere baktığımız an gözümüze çarpan kalabalık, akıl almaz çeşitlilikte hayvan popülasyonu birbirine uyumsuz birçok ekosistemden bir araya getirilir. Bu birbirine uyumsuz hayvanları bir uyum içinde betimleyen Brueghel, Rubens’ın eklediği ilkel insan prototipleri olarak Âdem ve Havva’nın bu karmaşık uyumla bağlarının görsel anlatısını sunar. Rubens, insan figürlerini tipik Barok üslubuyla boyarken, Brueghel hayvan ve diğer doğal unsurları ince bir detaylandırma ile boyamakta bizlere farklı tarzların bir aradalığını görmemizi sağlamışlardır.

 

Son olarak eserde sanatçıların ilgi çeken detaylandırmalarından biri de küçük bir maymunun Âdem ve Havva ile aynı meyveyi yiyor olmasıdır. Resmedilen birçok hayvan arasından bir maymunun meyveyi yiyor olması, resmin yapıldığı dönem olan 17. yüzyılda maymunun kötülüğü simgelemesi ve insan türüne olan benzerliği ile de bağlantılıdır.

Sanat Harmonisi’ne kulak ver:

semanur çelik