Yapay sinir ağları ve beyin arayüzleri projeleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?


 

 

Brain Computer Interface, beyin arayüzleri bizim önümüzdeki 10 yılda herhalde en fazla gelişme sağlanacak alan olarak görüyorum. Bunu bir “science fiction” olarak görmüyorum. Çünkü biz şu anda çeşitli hastalıklarda zaten bunun ilkel biçimleri kullanıyoruz. Parkinson hastalığının tedavisinde söz gelimi elektrotu yerleştiriyoruz. İlkel de olsa byte cinsinden bir bilgiyi o elektrota aktarıyoruz ve o elektrot kaba bir şekilde de olsa oradaki hücrelere elektrik akımı vererek onları değiştiriyor. Şimdi artık bir optogenetik dediğimiz bir alan var. Optogenetikte ise hem gen bazında hem de anatomik lokalizasyon bazında bir seçicilik ile nöron aktivitesini yönlendirebiliyoruz.

 

Elon Musk’ın Neuralink’i, senin bahsettiğin, her ne kadar Elon Musk’ın söylediği kadar şu anda bir seviyeye ulaştığını düşünmesem de çünkü işin magazinsel tarafı var; işin sadece bilgi tarafına geldiğimizde, orada önemli bir bilgi birikiminin oluşmakta olduğunu görüyorum ve bundan da çok memnuniyet duyuyorum. Çünkü bu, zekanın bir bedene bağlı olmaması durumu, bilimin son zamanlardaki bana göre en önemli buluşlarından biridir. Yani sözgelimi 383 nöronlu bir deney solucanını bir akvaryuma koyuyorsunuz. Bu deney solucanın 1986’dan beri her bir nöronun ne yaptığını biliyoruz. Bu deney solucanı akvaryumun içinde bir besin maddesi koyduğun zaman ona doğru gidiyor. Ona doğru giderken örneğin bu 383 nöronun birincisi ne durumda, ikincisi ne durumda, onuncusu ne durumda, 383.’sü ne durumda; buna ait elimizde big data var ve bu big datayı bir algoritma haline getirip bir robota aktarmak mümkün. Bu robota bu datayı aktardığınız zaman ortama bir besin maddesi koyduğunuzda aynen bu robot da o solucan gibi o besin maddesine gidiyor.


Yani zeka beden bağımlı bir şey değil.


O yüzden yapay zeka, doğal zeka; böyle bir şey benim inancıma göre yok. Zeka var ve bu zekaya uygun yaşam tarafından şekillendirilmiş bir beden var. Vücut kavramı çok önemli bir şey ama zeka vücuttan bağımsız bir şey. Dolayısıyla bu beyin bilgisayar ara yüzleri ile biz zekanın bir bedenden makineye transferinin olabileceği alana doğru yavaş yavaş geçiyoruz. Bunun çok önemli bir sonucu daha var o da bu bağlantısallık dediğimiz kültürün esasında yavaş yavaş fiziğinin de gerçekleşiyor olması. Yani bu sayede tüm bu Neuralink’e bağlı kişiler, şu anda cep telefonlarımızda birbirimize bağlıyız hepimiz ama direkt olarak zihinler birbirine bağlanacak ve biz bir insanlık organizmasından bahsedebilir hale geleceğiz. İyi midir, kötü müdür, bunun etiği nasıl olmalı? Bu ayrı bir şey. Ama bu bir ölçüde kaçınılmaz bir durum. Çünkü bütün zihinler için -burada beyin terminolojisini kullanmıyorum çünkü burada beyinlerin birbiriyle bağlantısından çok zihinlerin birbirine bağlantısından aslında bahsediyor, işlevlerin bağlantısı bu- tek bir insanlık zihninden bahseder hale gelebiliriz.

 

Tabii bu beraberinde yeni bir bilim anlayışı, yeni bir hukuk, yeni bir kültür de doğuracak yavaş yavaş. İyidir, kötüdür bundan bahsetmiyorum ama kaçınılmaz olarak bu olacak. Bunun beraberinde getirdiği en önemli soru aslında: Özgür irade var mı? En önemli soru bu. Özgür irade nereye kadar var? Buradan başka bir alana geçebiliriz ama orijinal yerden çok uzaklaşmayalım. Yani beyin bilgisayar ara yüzleri gerçek. Biz bunların ilkellerini ameliyatta kullanıyoruz. Mesela Nature’da çıkan 6 ay önceki yazıda ALS hastasının, konuşamayan bir hastanın, beyin dalgalarını dile getiren bir bilgisayar yazılımı yapıldı. Bunun videosu da var. Çok ilginç, çok çok ilginç. Sadece düşünceyi dile getiren bir bilgisayar ağı, bilgisayar sistemi var. Bu insanda yapıldığına göre; bu köpeğinizin ne dediğini size Türkçe olarak söyleyebilecek; eğer köpeğinize kıyıyorsanız, bir elektrot yerleştiriyorsanız köpeğinizle Türkçe olarak konuşabileceksiniz. Bu bir fantezi bilim kurgu falan değil. Bu sadece zekanın bedene bağlı olmadığının anlaşılmasının fiziği.