Dahi sanatçı Leonardo Da Vinci’nin eserleri ve düşünceleri irdelenerek kaleme alınmış, değerli bir metin.


 

Muhakkak tanır, popüler kültürde de yer edinen eserlerini bilirsiniz da Vinci’nin. Kaldı ki sanatsal eserlerini bu denli değerli kılan ve popülerleştiren şey sadece estetik oluşu değil, eserlerinin anlamlarla dolu olması, derin felsefe içermesidir. Yaşadığı dönem (1452-1519) itibariyle eserlerinde, felsefesinde politik yapıyı da işlemiştir. da Vinci, defterlerinden birinde “O halde, resim felsefedir… Çünkü eylemlerinin kıvraklığı içinde cisimlerin devinimini işler; felsefeye gelince, o da devinimi ele alır.” diyerek bunu tasdikler.

 

 

Görüşleri, kadavra çalışmaları Katolik Kilisesi’nin asla hoşuna gitmeyeceği şeylerdi. Kilise’nin Bruno’yu yakmasını, Kopernik’in kitaplarını yasaklamasını, Galilei’ye fikirlerinden vazgeçmesine veya hapse atılmasına dair ültimatom vermesini hatırlatmak isterim. Böylesine akıl ve bilimden uzak bir zihniyetin döneminde yaşayan da Vinci’nin, Kilise’nin hedefinde olmak istemeyeceği aşikardır ve buna çözüm olarak defterlerinde bulunan yazıların bir kısmını sol eliyle sağdan sola yazarak herkesin anlayamayacağı biçime sokar.

 

 

Mühendislik projeleriyle, sanat eserleriyle, anatomi çalışmalarıyla ve çok daha fazlasıyla Avrupa’nın karanlığını tek başına aydınlatabilir desek abartmayız diye düşünüyorum. Zira günümüze ulaşabilen defterlerinin toplam sayfa sayısının 7000, günümüze ulaşamayanlarla toplamı ise 20.000 sayfa olduğu tahmin edilmektedir. Ki bilime, matematiğe atfettiği birçok yazısı da mevcuttur:

 

“Bilimler üzerine. Matematik bilimlerinden birinin uygulanmadığı ya da matematik bilimleriyle bağlantının olmadığı yerde hiçbir kesinlik yoktur.”

-da Vinci

 

da Vinci’nin bilime değer verdiği bu dönemlerde, Orta Çağ ruhbanlığı tarafından da desteklenen “cadı avcılığı” ve “büyücüler” çok yaygındı. Kadınların, ebelerin, engelli doğan bebeklerin kötü ruhlu olduğu inancıyla “cadı” diye nitelendirilerek öldürüldüğü ve bunun normal karşılandığı bir zaman diliminde da Vinci “…tinlerin (ruh) yaptığı hiçbir harekette edimsel bir güç söz konusu olamaz. Bu spekülatif düşünürlerin öğretisinden uzak dur, çünkü savları deneyle doğrulanmamıştır” demekle kalmayıp büyücüleri ve büyülere inanan kişileri “budala” olarak nitelemiştir.

 

 

Tekne, Kurt, Kartal Alegorisi


“Alegorik Navigasyon” olarak da adlandırılmaktadır.

Yazımızın başında da Vinci’nin resim ile felsefe yapmasından bahsetmiştik. Sanatsal eserlerinin bir kısmı estetik ve tekniğiyle ön plana çıkarken diğer eserleri ise estetik görünümünden çok felsefesiyle, barındırdığı ezoterik mesajı ile ön plana çıkmaktadır. Buna -bence- en iyi örnek Tekne, Kurt, Kartal Alegorisi’dir. Ek olarak, da Vinci’nin pek bilinmeyen eserlerindendir.

 

 

da Vinci Gözünden Kartal Sembolizması


 Kartal; tanrısallığı, en yüksek makamı, en yüce yaratıcının bedenlenmiş varlığını temsil eder. da Vinci kartal çizimlerinde genellikle kartalın kanatları açık, başının üstünde mutlaka güneş veya taç taşır.

 

“Kartal: Kartal, yaşlandığında öyle yükseğe uçar ki kanatları yanar ve doğa onun sığ suya düşerek gençliğine yeniden kavuşmasına izin verir. Yeni doğan yavrular, güneşe bakamıyorlarsa, onları beslemez; hiçbir kuş, ölmek istemiyorsa, onun yuvasına yaklaşmaz. Hayvanlar ondan çok korkarlar, o onlara zarar vermez. Her zaman avının kalanını bırakır.”

-da Vinci

 

Bu metne ek olarak “cömertlik”e dair ele aldığı yazıda da kartalın diğer hayvanlardan üstün olmasına rağmen yiyeceğini diğer hayvanlarla paylaştığından söz eder.

 

 

 da Vinci Gözünden Zeytin Sembolizması


da Vinci’nin doğduğu ve bir süre yaşadığı bölge olan Floransa, zeytinliklerin bol bulunduğu bir bölgedir. Birçok hayvan, nesne üzerinden metafor üreten da Vinci, zeytin için de bir anlam üretmiştir. Zeytine ve ağacına anlam yükleyen sadece da Vinci değildir; birçok dinde de yer edinen zeytin, Yunan mitolojisinde “bilgelik ve zafer” anlamı taşır.

 

“Zeytin, ağaçlarından düşüp, aydınlatan zeytinyağını bize veren zeytinler. O bize besin ve ışık verecek olan, büyük bir güçle aşağı inecek gökten.”

da Vinci

 

Alegoriye dönelim;

Papa’yı temsil eden kurdun (kurt, oburluğu ve yozlaşmayı temsil etmektedir) yönetiminde olan geminin dümeninde bulunan pusuladan kartala yönlenen çizgi, Papa (Kilise) ile Kralın (Devlet) arasında olan güçlü ilişkiyi ifade etmektedir. Gemi de muhtemelen toplumu ifade etmektedir. Yelkenin haç biçimine benzer olan direğini ise zeytin ağacı olarak yansıtmıştır. Özetle, da Vinci’nin bu çalışmasıyla dinsel yönetime karşı çıkarak seküler bir yönetim biçimini benimsediğini söyleyebiliriz. Bilim olmadan uygulamaya geçenlerin hatası üzerine:

 

Bilimsiz uygulamaya sevdalananlar, dümensiz ya da pusulasız gemiye binen, nereye gittiğinden asla emin olamayan denizciler gibidir.”

-Leonardo di ser Piero da Vinci

 

 

 

ahmet taha türk


Kapak Görseli: Francesco Bongiorni

Kaynakça:

  • Aksan, Yücel. “1450-1750 Yılları Arasında Avrupa’da Cadılık” Tarih İncelemeri Dergisi XXVIII 2, 2013, 355-368.
  • Tolay, Mustafa. Leonardo ile Sanat ve Düşünce. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları,2019
  • da Vinci, Leonardo. Yazılar, Masallar, Kehanetler, Nükteler ve diğerleri. Çev., Kemal Atakay. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014
  • Gribbin,  John. Bilim Tarihi. Çev., Barış Gönülşen. İstanbul: Alfa Basım Yayın, 2017