Bir entelektüel açısından yazmanın önemi nedir?


 

 

Bir entelektüel olarak, entelektüel insanın müktesebatının yani kazanımlarının çok zengin olması lazım, bunu hazmetmesi lazım. Bir içsel hesaplaşmayla kafasının içerisinde farklı kavramsal çerçevelerin oluşması lazım ki karşısına gelen herhangi bir argümanın yerine oturmasında sahip olduğu farklı kavramsal çerçevelerle çözüme ulaşabilsin. Bir metaforla anlatmak gerekirse, bir entelektüelin birden fazla gözlüğü olması lazım. Sözgelimi, karşısında bir güneş ışığı çıktığı zaman, mutlaka bir güneş gözlüğünü takması lazım. Bunu kastediyorum, zenginlik budur aslında. Yoksa tek gözlükle bu işler olmaz. Yazma meselesine geldiğiniz zaman; yazma, bir nevi dışa boşalma meselesidir. Yazmada, bir manada, içeride olgunlaşan fikirleri dışarıya taşıracak vasıtanın da güzel olması lazım. Yani, bir şey içeride billurlaşır, o norm katmerleşir ve dışarıya çıkmak için kaleme hücum eder. Dolayısıyla bir ilim sahibi olacaksınız, sonra da kalem sahibi olacaksınız. Eskiler buna “sâhibü’l-ilm ve’l-kalem” derler. Dolayısıyla ilim tarafını halletmiş olsanız bile kalem tarafı, yazmada da, bir kabukta olsa bile bir üslup zenginliğini yakalamanız lazım.

 

Zannediyorum bu her ikisini mükemmel bir şekilde birleştiren ve ölümünden sonra kadr ü kıymeti anlaşılmış kişi Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Yazmadaki zarafeti; Türkçe’yi hem ne söylediğiyle bizi büyülemiştir, düşünmeye sevk etmiştir Tanpınar fakat o Türkçe, işte o Türkçe… İşte yazmanın farklılığı bu noktadan çıkar. Yahya Kemal çok zor beğenir, onu tatmin etmek zordur, hele şiirde falan… Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mektuplarında geçer: Bir gün Ahmet Muhip Dıranas’la aziz üstadın ziyarete gittik, bize yarım saat muttasıl düz yazılarımızı övgüyle bahsetti, diyor, ama döndü dedi ki: “Müsaade edin siz, şiiri ben tamamladım, onu bana bırakın, siz yazmayın.” Bu da bir kabuk meselesidir, o da bir yazma meselesidir.

 

Şiir zordur, kalıpların iç örgüsüne riayet etmeniz lazım. Onun için günümüzde, çağdaş Türk şiirinde zannediyorum bir fakirlik var ise, kalıpların kötü kullanılmasından kaynaklanıyor.