Yolu ve ona karşı olan kaçınılmaz özlemi hatırlatan, zihni özgürleştiren bir yazı.


 

“-Sal, hemen gitmemiz ve varana kadar hiç durmamamız lazım.

+ Nereye gidiyoruz ki?

– Bilmiyorum, ama gitmemiz lazım.”

 

 

Aslında biz ve bizim gibi yalnızca kendisi olmak isteyen insanlar olarak uyum sağlayamıyoruz 21. Yüzyıla, kapitalizme, birkaç bin kilometrede bir değişen din anlayışlarına ve bu anlayışların birbirlerine karşı besledikleri kin dolu düşüncelere. Belki de bu yüzden hep bir yerlerden gitmek istiyoruz, bir yere gitmek istiyoruz nereye gideceğimizi dahi bilmeden.

 

Nereye gideceğimizi bilmesekte ne istediğimizi gayet iyi biliyoruz:

Dokunmak istiyoruz, aramızda trilyonlarca kilometre olsa da, elimizi uzattığımızda yıldızlara dokunabilmek istiyoruz mesela;

Unutmak istiyoruz, evrende önemsiz bir tozdan fazlası olmadıkları halde aşağılık kibirleri yüzünden doğaya verdikleri zararları beynimizden silip atmak istiyoruz;

Biz aslında, kendimiz olmak istiyoruz. Nefes almak değil, yaşamak istiyoruz. Tek isteğimiz bu, benliğimiz ve doğa! Bunları geri istiyoruz yalnızca.

 

En büyük özlemimizi her gün yeniden öldürüyorlar gözlerimizin içine bakarak korkutucu gülüşleriyle,

Daha önce hiç tanışmadığı, görmediği ve bilmediği dehşet ile tanıştırıyorlar o hassas dengeyi;

Oluşması belki de milyonlarca yıl süren doğal güzellikleri betonlarla kaplıyorlar üç kuruşluk rant uğruna

Ve biz en çok da bunları telafi etmek istiyoruz.

 

Evet, tüm bu suçları biz işlemiyoruz, ama korkmalıyız.

Korkmalıyız zira biz yalnızca susuyoruz.

Kimimiz sessiz sessiz ağlıyor; kimimiz yoruldu, görmezden geliyor; kimimiz ise bağırsa da inşaatın gürültüsü çok yüksek, duyulmuyor.

Bu yüzden biz de ortağıyız artık bu suçun,

Battık biz de boğazımıza kadar bu çukura.

Ve artık sorumluluk almamız gerekiyor bu dünyayı seven gerçek vatanseverler olarak.

 

Şimdi gitmek lazım doğanın bizi affedeceği günlerin hayalini düşleyerek.

Biz ve bizim gibi insanlarla birlikte modern dünyanın beslendiği hırs illetinden âzâde, Kâzım’ı ve nicelerini bizden koparan nükleer santrallerden çok uzakta bir Ütopya’nın peşinde koşmak lazım.

O yer neresi inan bilmiyorum, ama gitmemiz lazım işte.

Yeter ki gidelim,

Yeter ki yolda olalım yoldaşlarımızla birlikte.

 

Çünkü birlikte ayaktayız, düşeriz bölününce.

 

emirhan mete


 

Kaynakça:

Kerouac, Jack – Yolda , Ayrıntı Yayınları, 2014

Kazım Koyuncu – Ben , Viya! , 2001