SOSYOLOJİK HAYALGÜCÜ


“Kişisel dertlerin birçoğu genel sorunlar üzerinden anlaşılmalıdır. Fakat sıradan insanlar dertlerini bir bütün olarak toplumun sorunlarıyla ilişkilendirmez. Sosyolojik hayalgücü bu bağı kavrayabilir ve sosyal problemleri çözerek bireysel hayatları dönüştürebilir. Bireysel sosyal bağlantıları objektif olarak ortaya koymak için bilgilerini kullanmak sosyal bilimcilerin ahlaki görevidir.”

– Charles Wright Mills

 

1. Dünya Savaşından sonra gelişen Soğuk Savaş sırasında, McCarthycilik olarak bilinen anti-komünist cadı avında çok az sosyolog sosyalist duruş sergilerken Mills alışılmışın tersini yaparak dönemin ticari ve askeri iktidarını eleştirmiş. Mills Marksist ideolojiyi savunmak yerine entelektüeller arasındaki kayıtsızlığın ‘kitle toplumunun’ baskısına olanak tanıdığına işaret ederek modernitenin eleştirisini sunmuştur.

Mills kendi sosyal düşüncesinin ana temasına ilham veren rasyonelleşme fikrini ortaya atan Max Weber’in çalışmalarını takdir etmiştir.

Weber’e göre modern toplum geleneksel adetler ve değerlerin yerine rasyonel karar almayı getirmiştir; bu insanlıktan uzaklaştırma süreci yalnızca kültürü değil aynı zamanda toplumun yapısını da etkilemiştir. Weber rasyonel sosyal organizasyonun akla dayalı olması veya herkesin iyiliğine olması gerekmediğine de dikkat etmiştir.

Weber zenginliğin yanı sıra statüye güç öğelerini de tanıtarak Mills’e Marks tarafından sunulan basit ekonomik modelden daha karmaşık bir sınıf kavramı da sağlamıştır. Mills bu fikirleri uygularken önce ABD’deki işçi sınıfına dikkatini vermiştir; emek örgütlerinin kapitalistlerle işbirliği yapmasını ve böylece onların işgücünü bastırmaya devam etmesine imkan tanımasına eleştirmiştir.

Mills daha sonra bürokratik orta sınıfı ele almıştır. Amerikan orta sınıfının üretim süreçlerinden yabancılaşarak ustalıkla gurur duyma gibi geleneksel değerlerden koptuğunu ve gittikçe artan rasyonelleşme tarafından  insanlıktan uzaklaştırıldığını ileri sürmüştür. Mills’e göre bunlar artık kendi koşulları üzerinde hiçbir kontrole sahip olmayan, mutluluğu maddi şeylerde arayan ama entelektüel, politik ve sosyal açıdan duyarsız kalan ‘neşeli robotlardır’.

Mills’e göre çalışan sınıfın kontrolü ele geçirememesi ve orta sınıfın bu konudaki yetersizliği , toplumun bir iktidar eliti tarafından şekillendirilmesine olanak tanımıştır. Mills bunun ekonomik bir elit olması gerekmediğini, siyasi liderler ve sendika liderlerini de içerebileceğini vurgulamıştır.

Mills’e göre, insanlar başlarına gelen şeylerin daha geniş sosyal bağlamla nasıl ilişkili olduğunun farkına varmaksızın ömürlerini sürdürür. İşşizlik, evsizlik veya borç gibi bireysel dertler tarihsel değişimin kuvvetleri üzerinden değil, kişisel olarak algılanır. Mills’in ifade ettiği gibi “insanlar ve toplumun, biyografi ve tarihin, benlik ve dünyanın karşılıklı etkileşimini kavramak için gerekli zihin niteliğine sahip değildirler”. Mills bu niteliği “sosyolojik hayalgücü” olarak adlandırır.

Güç elitinin ortaya çıkışı sosyolojik hayalgücü eksikliğinden kaynaklandığı için Mills’e göre toplumu aydınlatmak sosyologlara düşer. Mills entelektüellerin fildişi kulelerinde genel ve “büyük kuramlar” üretmek yerine siyasi ve sosyal sorunlara etkin katılımlarını sağlamak için onları teşvik etmiştir. Şaşırtıcı olamayan biçimde Mills’in sosyoloji eleştirisi ana akımdan izole edilmesine yol açmış fakat her şeye rağmen eserleri yaygın olarak okunmuş ve hatta Herbert Marcuse ve Michel Foucault’ya çalışmalarında ilham kaynağı olmuştur.

 

“Herkes kendi kendinin metedolojisti, herkes kendinin kuramcısı olsun”

– Charles Wright Mills | 1916 – 1962