İlk başlarda devletlerin egemen olduğu uzay yarışında son yıllarda özel sektör hakim olmaya başladı. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz, uzay sektörü halka açılmaya devam edecek mi?


 

 

 Şimdi izleyicilerin hepsi ellerindeki telefonlara baksınlar. Bu telefonlar içindeki bilgisayar kapasitesi, Ay’a insan getiren uzay araçlarının kapasitesinden belki 20 bin kez daha güçlü. Dolayısıyla elinizin içinde bir cep telefonu, bir internet, bütün dünyayı algılayan bir alet, bir fotoğraf makinası, bir şu veya bu vs. bir sürü şeyler var her telefonla beraber. Dolayısıyla bu, şu anlama geliyor: Neden bu kadar özellik küçücük bir aletin içine sıkıştırılabildi, teknoloji? Teknoloji, elektronik parçaları küçülttü, yeteneklerini büyüttü. Dolayısıyla uzay çalışmalarındaki aletler, edevatlar, roketler de hem gelişen insan kafası, hem birikmiş tecrübeyle artık devletlerin yapabileceği çok zor bir işten, kurumların yapabileceği çok kolay işlere dönüşmeye başladı. Bu mükemmel bir şey. Zaten böyle olması gerekir. Hep iyi kullanıldığı takdirde böyle olması gerekir. Ya kötü kullanılırsa? O zaman iş biraz tadını kaçırıyor. İnşallah böyle bir şey olmaz Dünya’da ama insanız ve insanlık kötülüğü de çoğu zaman meyilli olabiliyor. Şimdi özellikle Amerika’dan çıktı; Virgin Galactic ve diğerleri hep bu işlerle uğraşıyorlar. Başka ülkelerde henüz bu kadar özel kurumlara dağılmış durumda değil, uzay çalışmaları ama çok büyük bir ihtimalle olacaktır. Japonya da yapacaktır bunu. Hindistan da yapacaktır. Rusya, Çin… Artık bizim de yapıyor olmamız gerekir. Biz çok çok geç kaldık. Bizim en büyük hatamız 1974 yılında astronomiyi bitirmekti Türkiye’de. Bu niçin yapıldı, nasıl yapıldı? Bugün sorgulansa muazzam ağır bir sosyolojik problem olarak çıkması gerek karşımıza. Politik problem olarak çıkması gerekir. Bu Türkiye’yi iyi bir şey yapmadı. Dolayısıyla bizim de artık uzayla haşır neşir olmamız lazım. Bir anektot mu diyeyim, tarihsel bir bilgi mi diyeyim, tam ne diyeceğimi bilemiyorum ama belki yarına mâl bir bilgi olabilir ama içinde gerçek payı vardır. Irak Savaşı başladığında, Iraklılar yetmiş beş tane uçaklarını ormana saklıyorlar ve üzerini kamufule ediyorlar. Amerikalılar bunu görüyor uzaydan, resimlerini çekiyorlar. Yer tespit ediliyor ve tek bir bombayla buradaki yetmiş beş uçak yok oluyor, gidiyor. Bakar mısınız uzaya, teknolojiye, ne farklılar. Bir ülkenin hava savunmasını neredeyse yok ediyorsunuz, tek bir bombayla. Buna benzer bir hikâye araştırılırsa üç aşağı, beş yukarı doğrudur zannediyorum, böyle bir şey ortaya çıkacak. Yani uzaya hâkim olan, Dünya’ya hâkim oluyor şu anda. Amerikalılar ne yaptılar? Bir sürü kuvvetleri var. Bizim kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz bir de jandarmalarımız var. Amerikalıların Kuzey Atlantik, Güney Atlantik, Dünya, şu ve bu her yerin kuvveti olduğu gibi daha yeni imzalandı bu yıl, uzay kuvvetleri kuruldu. Bir kuvveti neye karşı kurarsınız? Karşınızda bir şey yok aslında. Ama siz kurarsınız, Rusya’nın da uzay kuvvetleri kurulacak, Çin’in de kurulacak. Yapabilen herkes bunu yapacak. Ne oldu? Her şey yukarıya taşındı. Yani savaş, sınırınızdan giren araçlarla ya da hava sahanızdan giren uçaklarla tamamlanmayacak artık. Savaş, doğrudan doğruya nokta atışıyla tamamlanacak. Öyle görünüyor. Bunları görebilmek ve konuşabilmek için çok fazla okumak, bilmek vs. gerekmiyor. Uzay kuvvetleri kuruldu, ne olacak? Adı üzerinde kuvvet. Şu ana kadar kurulan hiçbir kuvvet bir iş yapmamış anlamına gelmiyor. Mutlaka hepsine, her zaman bir görev verilmiştir, düşmüştür ve her zaman da insan bundan zararlı çıkmıştır. Çünkü hedef insan oluyor, ne yazık ki. Giderek Dünya’da enerji kaynakları azalıyor, bunlara hâkim olmak var. Bu kaygılar artıyor, nüfus artıyor. E yiyecek azalıyor. Bunların hepsi gelecekte çatışma kaynağıdır. Umarım Dünya sağduyusunu kaybetmez, aklını kaybetmez ve bir gün Mars’a veya Ay’a kaçmak zorunda kalmayız, felaketlerden dolayı. Bunu sadece gelişmek için, keyif için, zevk için, bilim için yapmış oluruz diye düşünüyorum. Uzay sektörünün Türkiye’de çok hızlı gelişebileceğini düşünüyorum ben, gerçekten. Çünkü bu konuda çok yetenekli insanlarız aslında. Bilgisisiz, bilgimiz yok. Bu bilgiyi sağlayabilmemiz lazım. Cesuruz, cesaretliyiz, çabuk öğreniyoruz diye düşünüyorum.