Türkiye’nin Çift Meclis Serüveni


 

Yasa yapımı önemli bir konudur. Yasaların kim tarafından yapıldığıysa daha da önemli bir konudur. Asırlar boyunca yasaların nasıl ve kim tarafından yapılacağı tartışılagelmiş ve çözüm olarak yasaları halk adına yapan meclisler ortaya çıkmıştır. Zamanla bazı ülkeler yasama sürecini ikiye ayırarak birbirlerini denetleyecek ve frenleyecek ikinci bir kuvvetler ayrılığı oluşturmuşlardır. Günümüzün pek çok gelişmiş ülkesi hâlen çift meclis modelini uygulamaktadır. Baktığımız zaman bizim de tarihimizde bir çift meclis tecrübemiz vardı. Bu yazıda, çift meclis sisteminin ne olduğuna, nedenlerine, avantajları ve dezavantajlarına, ardından da Osmanlı’dan Cumhuriyet’e çift meclis serüveni kısaca ele alınmıştır. Keyifli okumalar dilerim.

 

Giriş

 

Türk Dil Kurumu sözlüğünde parlamentonun tanımı: Başlıca görevi yasama, devlet bütçesini çıkarma, hükümeti denetleme olan ve üyeleri halkoyu ile belirli bir süre için seçilen meclis veya meclisler, yasama kurulu, yasama meclisi, yasama organıdır. (www.tdk.gov.tr.,Erişim tarihi: 1 Mayıs 2021). Gerçek anlamda hükümeti denetleme, bütçe oluşturma ve yasa yapma vasıfları olan parlamentolar ülke yönetimlerinde daima önemli konumda olmuşlardır. Anayasal monarşinin beşiği olarak görülen İngiltere’de parlamento kraldan sonra en önemli kurumdur. Modern anlamda parlamentoysa Fransız Devrimi sonrasında ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da ise padişahın mutlak yasama gücünü halkın vekilleriyle paylaşması yani parlamenter monarşiye geçilmesi 1876’da Kanun-i Esasi ile gerçekleşmiştir.

 

 

Yine TDK’ye göre senatonun tanımı: Bazı ülkelerde yaş ve eğitimlerine göre seçilmiş parlamento üyelerinden oluşan meclis. Eski Roma’da özellikle soylulardan oluşan yöneticiler meclisidir. (www.tdk.gov.tr.,Erişim tarihi: 1 Mayıs 2021). Çift meclis sistemi 13. yüzyıl İngiltere’sinde Lordlar Kamarası olarak ortaya çıkmıştır. Zamanla Kuzey ve Orta Avrupa’da da çift meclis sistemi yayılmıştır. 1876 yılında Osmanlı İmparatorluğu Kanun-i Esasi ile birlikte çift meclis sistemine geçmiş ve ikincil meclis olarak padişahın tüm üyelerini bizzat atadığı Meclis-i Âyan kurulmuştur.

 

Çift Meclis Modelini Uygulayan Ülkeler

 

Çift meclis sistemi genel olarak federal ülkelerde uygulanan bir sistem olmakla birlikte bazı üniter devletlerde de uygulanmaktadır. Fakat ülke bir federal sistemi benimsiyorsa çift meclis sistemini uygulamak zorunluluk olabilmektedir. Kimi ülkelerde her iki meclis de eşit güçteyken (simetrik meclis) bazı ülkelerde parlamento veya senato diğerinden daha baskın (asimetrik meclis) olabilmektedir. Çift meclis sisteminde birincil veya alt meclis ve ikincil veya üst meclis tanımları da kullanılmaktadır. Gelin, bu asırlık çift meclis tecrübesi olan ülkelerden birkaçını inceleyelim.

 

Birleşik Krallık

 

Anayasal monarşinin beşiği olarak kabul edilen Birleşik Krallık’ta hem sağlam aristokratik geleneklerin olması hem de ülkede parlamento tecrübesi olmasından dolayı yasama yapısı çift meclis; Avam (House of Commons) ve Lordlar Kamarası (House of Lords) sistemiyle uygulanmaktadır. Avam Kamarasının kısaca amacı yasa yapmak ve hükümeti denetlemektir. Avam Kamarası halk tarafından tek bölgeli dar bölge seçim sistemi yöntemiyle seçilmektedir. Lordlar Kamarasının genel amacıysa yasamaları incelemek, değerlendirmek ve yasa yapma sürecinde Avam Kamarasından gelen yasaları denetlemektir. Fakat belirtmek gerekir ki eskiye kıyasla Lordlar Kamarasının gücü Avam Kamarasına göre daha zayıftır.

 

                                                   Lordlar Kamarası

 

Lordlar Kamarası seçim yoluyla değil, Kraliçenin atamasıyla gerçekleşir. Atanan lordlar dünyevi (kalıtsal olan ve kalıtsal olmayan lordlar) ve ruhanî (başpiskopos ve piskoposlar) olmak üzere ikiye ayrılır. Fakat bu yöntem günümüze kadar oldukça değişmiştir. Eskiden Lordlar Kamarasının büyük çoğunluğunu monarşinin kendi inisiyatifinde atarken şu an sadece ruhanî lordlar, monarşinin inisiyatifinde atanmaktadır. Geri kalan üyeler başbakanın önerisiyle Kraliçe tarafından atanır. Kamaranın büyük çoğunluğu kalıtsal olmayan lordlardan oluşmaktadır ve bunların kamarada hizmet süresi ömür boyudur.

 

Fransa

 

Fransa federal bir ülke olmamasına rağmen çift meclis sistemini uygulayan nadir üniter devletlerden biridir. Fransa’da yasama organı Kongre çatısı altında Ulusal Meclis (Assemblée Nationale) ve Senato’dan (Sénat) oluşmaktadır.

 

                                                              Fransız Senatosu

 

Ulusal Meclis için seçme ve seçilme yaşı 18’dir. Seçim sistemi çift turlu dar bölge seçim yöntemidir. Senatoysa 348 senatörün altı yıllığına ağırlıklı olarak parlamentonun ve yerel yönetimlerin dâhil olduğu 150 bin kişilik genel konsey adı verilen yapı tarafından seçilir. Senatonun yarısı üç yılda bir yenilenir. Son olarak Ulusal Meclis, Senatodan daha ağırlıklı bir güce sahip olduğundan dolayı Fransa’daki çift meclis sistemi asimetrik bir çift meclistir. Genellikle üniter devletlerde çift meclisler asimetrik olurken federal ülkeler de simetrik yöndedir.

 

ABD

 

ABD’de çift meclis Temsilciler Meclisi (U.S. House of Representatives) ve Senato (United States Senate) şeklindedir. Temsilciler Meclisi toplamda 435 temsilciden oluşur ve eyaletlerin nüfusa göre belirli bir temsilci sayısı vardır. Temsilciler iki yıllığına seçilirler. 

 

                                                                   ABD Kongre Binası

 

Senato toplam 100+1(ABD Başkan Yardımcısı) senatörden oluşmaktadır ve tüm eyaletlerin eşit temsil edildiği bir yapıdadır. Yani 50 eyaletten oluşan ABD’de, nüfusu en yüksek eyalet olan Kaliforniya da 2 senatörle temsil edilmekte, ülkenin kuzeybatısında bulunan ve en az nüfusa sahip Vermont eyaleti de 2 senatörle temsil edilmektedir. Bu sistem ABD’de tartışılsa da anayasal değişiklik gerektiğinden yeni bir yönteme geçmek zor gözükmektedir. Ayrıca ülke içerisindeki federal bölgelerin ayrılmaması ve o bölgelerin, ülkenin bütünüyle kendisini eşit hissetmesi için sadece Temsilciler Meclisi’nin yetmediği şeklinde bir görüşte bulunmaktadır. Son olarak senatörlerin 1/3’ü her iki yılda bir yapılan seçimlerde yenilenir.

 

Almanya

 

Almanya’da yasama süreci çift meclis şeklindedir. Alman Federal Meclisi’nin (Bundestag) 709 parlamenteri dört yıllığını seçilmektedir. Seçim sistemi hibrit tarzda diyebileceğimiz D’Hondt+dar bölge şeklindedir.

                                                         Almanya Federal Konseyi (Bundesrat)

 

Alman Federal Konseyi ise (Bundesrat) ülkenin 16 eyaletini kapsayacak şekilde bir yapıya sahiptir. 16 eyaletin toplam 69 temsilcisi vardır. Her federal yasa, ülke içindeki eyaletleri ilgilendirdiğinden dolayı Federal Konsey’de görüşülmek zorundadır.  

 

Çift Meclisinin Nedenleri

 

Ülkeler tarihsel, siyasî nedenlerininse ve ihtiyaçlarından dolayı farklı şekillerde yönetim tarzlarına sahip olabilirler. Çift meclisin tercih edilme nedenlerini ise kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Federal sistemi koruma
  • Aristokratik geleneklerin devamını sağlama ve yasa yapma sürecinde kaliteyi koruma
  • Demokrasinin çoğunluğun diktatörlüğüne dönüşmemesi için fren görevini sağlama
  • Ülkedeki belli azınlıkların temsilinin sağlanması

19. yüzyılda Avrupa’da iki model ortaya çıkmıştır. Bunların ilki, Fransız Devrimi ile birlikte yükselişe geçen mutlak halk yönetimiydi. Yani eğer ülke yönetiminde egemenlik sadece halka devredilmişse, egemenliğin yansıması olan mecliste halkın doğrudan seçtiği kişilerde olmalıdır görüşüydü. Diğeriyse siyasî devrim yerine siyasî evrimi savunan İngiliz modeli olarak adlandırabileceğimiz, insanlık tarihinin bazı önemli geleneklerini sürdürerek ve kimi zamanda sistemi radikal değişiklikler yerine küçük ıslahatlarla devam ettirmeyi savunan görüştü.

 

Braun, Leopold; House of Commons, 1914; Parliamentary Art Collection; http://www.artuk.org/artworks/house-of-commons-1914-213722

 

Çift meclisin kökenlerinden biri ülkedeki aristokratik yapıyla ilgilidir. Ülkede aristokratik bir yapı varsa, soyla ilgili olduğundan dolayı ikincil bir meclis gerekli olabilmektedir. Yani aristokratlar soylu olduklarını öne sürerek avamla aynı yerde bulunmaya ve karar almaya karşı çıkmışlardır. Diğeriyse ülkede sınıfsal imtiyazlı gruplarla ilgilidir.

 

Bir ülkede çift meclisin olması için sadece aristokratik geleneğin olmasına gerek yoktur. Kimi ülkeler demokrasilerini güvence altına almak için yürütmeyi iki yapıdan oluşturarak birbirlerini denetleme yetkisi vermiştir. Böylelikle milletin seçtiği vekillerin bir demokrasi retoriğini “biz seçilmişleriz ve bu da halkın iradesi”ni kullanarak çoğunluğun despotizmine dönüşmesini engellemektir. Yani iki meclisi bir yapıda senato, anayasal düzen ve demokrasi için bazen bir fren bazense denge mekanizması olabilmektedir.

 

Genel olarak ikinci meclis temsilcilerinin görev süresi birinci meclis temsilcilerine göre daha uzundur. Bunun temel nedeniyse; senatörlerin görev süresini uzun tutarak yasa yapma sürecinde kaliteyi koruma ve parlamentoyla senatonun aynı zaman diliminde aynı siyasal görüşün çoğunluğunda olmasını engellemektir. Böylelikle parlamentoyla senatonun daima uzlaşması gerekecek ve yasama kendi arasında bir check-balance işlevini yürütecektir.

 

Çift Meclise İhtiyaç Var Mıdır?

 

Siyaset bilimciler, çift meclis konusunda ikiye ayrılmaktadır. İlk gruptakiler, çift meclisin 19. ve 20. yüzyıldaki Anayasa Mahkemesi ve diğer anayasal kurumların eksikliğinden dolayı kurulduğunu savunurken, bugün için böyle bir yapıya ihtiyaç olmadığı kanaatindedir. Diğer bir gerekçeyse çift meclisin millî egemenlik ilkesine ters olduğu konusudur. Yani millî iradenin neticesi meclise yansırken onu frenleyecek veya engelleyecek, üst yapıda atanmış veya diğer metotlarla belirlenmiş bir ikinci meclis olmamalıdır.

 

 

İkinci grup ise çift meclisin hürriyetlerin bekçisi, parti içi çekişmelerin vereceği olumsuzlukların gidericisi, yasa yapma sürecindeki kaliteyi artırma ve devletin orta-uzun vadeli çıkarlarını koruyarak istikrarının sağlaması için gerekli bir sistem olarak düşünmektedir. İkinci grup içerisinde farklı bir bakış açısı daha vardır. Bu görüşe göre, gelişmemiş toplumlar doğru kararları alamadığı için çift meclis sistemi, ülkenin ve halkın, devlet eliyle ilerlemesini sağlamak için bir araç olarak kullanılmaktadır. Yani halkın seçtiği vekillerin üstünde devletin belirlemiş olduğu elit bir üst ikinci meclis olacak ve bu elit meclis halkın vekillerini kimi zaman denetleyecek kimi zaman da frenleyecektir. Fakat bakıldığı zaman dünyadaki en gelişmiş ülkeler senato sistemini uyguladıklarından dolayı bu görüş oldukça çok zayıftır.

 

Kısacası, ikinci meclis için üyelerinin belirlenmesi ister seçim ister atama isterse soyluluk prensibiyle değerlendirilsin, senatonun, ülkenin kaliteli yasa yapma sürecinde ciddi bir rolü olduğu gerçektir. Ayrıca ikinci meclis ülkedeki siyasî iktidarın otoriter bir hâl almaması ve devlet yönetiminde uzun vadeli kararlar yerine popülist hamlelerle günü kurtarma hamlelerini ve partizanlığı frenleyecek bir mekanizmadır. Çift meclis sistemi sayesinde yasalar iki kez incelenecek ve yasama sürecinde kalite korunacaktır. Tabii yasama süresi kaliteyle ters orantılı bir şekilde olarak yasama süresini de uzatacaktır. Çift meclis sistemi, kişi hak ve hürriyetlerin, anayasal ortamın bekçisi olabilecek ve kanun yapımında kaliteyi koruyacak bir yapıdır.

 

Senato Eliyle Parlamento Frenlenebilir mi?

 

Seçim sistemlerinin ve genel yapılarının farklı olmadığı bir çift meclis sisteminde, eğer bir parti parlamentoda meclisin çoğunluğunu sağlamışsa büyük oranda senatoda da çoğunluğu sağlamış olacak ve sistem istenilen anlamda denge-fren mekanizmasını çalıştıramayacaktır. Dolayısıyla etkin bir çift meclis sistemi için iki meclisin seçim sisteminin birbirlerinden farklı olması ve yeri geldiğinde birbirlerini frenleyebilecek yetkilere sahip olmaları gerekmektedir.

Bunun olmaması için neler yapılmalıdır:

  • İkinci meclisin (senatonun) seçimleriyle parlamento seçimleri aynı zamanda yapılmamalıdır.
  • Parlamenterlerin ve senatörlerin görev süresi farklı olmalıdır.
  • Parlamenterlerin ve senatörlerin yetkileri, sorumlulukları iyi belirlenmelidir.
  • Parlamentoyla senato arasında farklı siyasal tabloların çıkması için senatoda barajın parlamento seçimleri için düşünülen barajdan daha düşük olması gerekmededir.

 

Yasa Yapma Sürecinde Kalitenin Korunması

 

Parlamentoya seçilen parlamenterlerin bizzat seçim kaygıları olduğundan dolayı kimi zaman halk dalkavukluğu yapabilirler ve bu da ülke için sıkıntılara neden olabilir. Ülke için akil insanlara ihtiyaç vardır ve bunu sağlayacak yer de senatodur.

 

 

Senatonun temel amaçlarından biri anayasal çerçevenin aşınması durumunda parlamentoyu frenlemek ve yasa yapma sürecinde kaliteyi korumaktır. Senato, parlamentonun yaptığı tasarıları ve kararları gözden geçirir, eğer bir olumsuzluk görürse bunu yeniden görüşülmesi için geri gönderir ya da kendi çalışmalarıyla bunun eksikliklerini kapatır. Bunun sağlanması için senatonun yapısı, senatörün görevi ve kimlerin nasıl bir şekilde senatör olabileceği iyi belirlenmelidir. Çünkü kanun yapmak önemli bir iştir. Kanun yapıcı olan politikacılar eğer yaptıkları kanunlardan bihaberse o ülkede devlet adamlığından söz etmek güçtür.

 

Türkiye’deki Çift Meclis Tarihi

 

Türkiye’de 1876 ve 1961 Anayasaları yasama organını çift meclis şeklinde düzenlerken 1921-24 ve 1981 Anayasaları bunu tekrardan bire indirmiştir.

 

 

Meclis-i Ayan’a Doğru

 

Tanzimat Dönemi

19. yüzyılda her alanda gerileyen Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki devlet adamları, geri kalmışlığı durdurmak ve imparatorluğun daha da parçalanmaması için batı tarzı bir anayasal monarşiye geçilmesi gerektiğini düşünmekteydi. Bunun ilk adımları Sened-i İttifak (1808) ve ardından sırayla Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı’ydı (1856). Tabii bunlar bir anayasa değildi ama geri kalmışlığın nedenlerini çözme ve azınlıklar konusunda önemli reformlardı.

 

I. Meşrutiyet ve Ayan Meclisi

                                                       Meclis-i Ayan’dan bir gravür

 

1800’lerde çoğu Avrupa ülkesi çift meclis modeline geçmişti. Çift meclis sisteminde ikinci meclis sadece İngiltere’de tam aristokratik geleneğe göreydi. Geri kalan ülkelerde ya kısmen aristokratik veyahut atanmış kişilerden ve seçimle gelenlerden oluşmakta ya da tamamen seçimle gelen kişilerden oluşmaktaydı.

 

1876’da kabul edilen Kanun-i Esasi ile Osmanlı İmparatorluğu resmen anayasal bir monarşiye yani meşrutiyete geçmişti. Anayasaya göre; Meclis-i Umumî isminde iki meclisli bir yasama söz konusuydu. Bunlardan biri halkın vekillerini doğrudan seçtiği Meclis-i Mebusan ve padişahın atamış olduğu Meclis-i Ayan’dı. Yetki ve sorumluluk itibarıyla Meclis-i Ayan, Meclis-i Mebusan’dan daha aşağıdaydı. Ayriyeten hükümet, padişaha, Kanun-i Esasi’ye ve Meclis-i Mebusan’a karşı sorumluydu. Yani Osmanlı’daki çift meclis sistemi asimetrik bir meclis sistemiydi.

 

Osmanlı 93 Harbinden (1877-1878) büyük bir hezimetle ayrıldı ve ardından padişah II. Abdülhamit, Kanun-i Esasi’deki hakkını kullanarak Meclis-i Mebusan’ı süresiz olarak tatil ettiğini/kapattığını duyurdu. Bu durum 1908 yani II. Meşrutiyet’e kadar sürdü. Fakat Meclis-i Ayan burada bir istisna tutularak padişah tarafından ayanlar atanmasına devam edildi.

Kimler Meclis-i Ayan üyesi olabilirdi?

  • 40 yaşını geçmiş olan
  • Liyakatli ve güvenilir olan
  • Eski hükümet yetkilileri
  • Valiler
  • Din âlimleri
  • Elçiler
  • Üst rütbeli askerler

Bu vasıflara sahip olan kişiler padişahın ataması sonucunda ömür boyu Meclis-i Ayan üyesi olabilmekteydi. Ayan sayısı, mebus sayısının 1/3’ü kadar yani 90 kişiden oluşmalıydı fakat bu sayı 40 ila 50 arasında gidip gelmekteydi.

 

II. Meşrutiyet Sonrası Ayan Meclisi

 

 

II. Meşrutiyet’in ilanıyla meclis çalışmaları yeniden başladı. Padişahın elindeki meclisi fesih yetkisi yeniden düzenlenerek Meclis-i Ayan’dan oy birliğinin çıkması şartı getirildi. Fakat bu tasarı da 1914 yılına kadar dayanabildi ve meclisin fesih yetkisi geri padişahın inisiyatifine devredildi. Bunun nedeniyse, Ayan Meclisi’ne ülkenin temel kolonlarından biri olarak görülen Kanun-i Esasi’yi yorumlama yetkisi verilmesiyle bir önceki dönemin atanmış ayanları “kendi bakış açılarına göre” şartların oluşması hâlinde seçilmiş vekillerin meclisi olan Meclis-i Mebusan’ı fesih edebilmekteydi.

 

Kurtuluş Savaşı Yıllarında Meclis-i Ayan

 

Millî Mücadele zamanında Meclis-i Ayan, padişahın yanında yer adlığından dolayı Meclis-i Mebusan tarafından yetkisi kısıtlanmaya çalışıldıysa da İstanbul’un işgali sonrası Meclis-i Mebusan kapatılmış ve sadece sembolik olarak padişaha bağlı Meclis-i Ayan kalmıştır.

 

Meclis-i Mebusan 1887 ve 1908 arasında 21 yıl kapalı kalmış ardından II. Meşrutiyet ile yeniden açılmışsa da 1920 sonrası tekrar kapatılmıştır. Fakat Meclis-i Ayan hiçbir dönemde kapatılmamıştır. Çünkü ayanlar padişahın atadığı kişiler olduğu için padişah yanlısı ve reformlara karşı daha muhafazakâr bir konumda yer almaktaydı.

 

Cumhuriyet Dönemi – 1923 -1950

 

Türkiye, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyet’in ilanına kadar meclis hükümeti sistemiyle idare edilmişti. Cumhuriyetin ilanı sonrası yeni devletin yasama tarzı da tartışma konusuydu. Meclisin içinde yasamanın çift meclis şeklinde olması gerektiğini savunan bir grup da vardı. Çift meclis modelinin savunulmasının başlıca nedeni; Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan (sonradan çift meclis sistemine geçtiler) haricinde devrin ileri gelen Avrupa ülkelerinin çift meclis modelini uygulamalarıydı. Fakat meclisteki ağırlıklı görüş bunun yasa yapma sürecinde işlerin yavaşlatacağını ve ikilikler çıkartacağını şeklindeydi. Dolayısıyla bu görüş reddedilerek ülkenin yasama süreci tek meclis şeklinde kararlaştırıldı.

 

 

II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye’de çok partili siyasal yaşama yeniden başlandı. 23 yıllık tek parti iktidarı ve 1946 yılında yapılan şaibeli seçimlerle gücünü pekiştiren CHP’ye karşı devrin muhalefeti siyasî anlamda yok olmamak için devlet yönetiminde kuvvetler ayrılığı ve yasama sürecinin çift meclis şeklinde olması gerektiğini savunuyordu. Buna birkaç örnek olarak; Nuri Demirağ’ın kurduğu Millî Kalkınma Partisi uzun bir aradan sonra ülkedeki yasama sürecinde çift meclis modelini önermekteydi. Önerilen model Osmanlı’daki Ayan Meclisi’nin 1945’lere uyarlanmış hâli gibiydi. Bu öneriye göre; ikinci meclis, 40 kişiden oluşacak ve üyeleri halk tarafından ömür boyu olmak üzere seçilecekti. Üyelerin 1/5’inin ölmesi veya ciddi sağlık sorunları sonucu işlerini yapamaması hâlinde yasama sürecinin devamı için yeniden seçime gidilecekti. Ardından Millet Partisi de üyelerinin halk tarafından seçildiği bir Ayan Meclisi’ne ihtiyacın olduğu belirtmiştir.

 

1950-1960

 

DP iktidarı sonrası çift meclis tartışmaları daha yoğun bir şekilde tartışılır olmuştur. Bunun nedeniyse ülkede uygulanan tek turlu çoğunluk seçim sistemi [1]sonucu mecliste oluşan temsilde adalet ve bunun beraberinde getirdiği muhalefeti etkisizleştirme, baskılamayla her seçim sonrası giderek daha da otoriterleşen bir yönetimin olmasıydı.

 

 

1950 ve 60 yılları arasında DP’nin karşısındaki hemen hemen tüm muhalif partiler ve bazı akademisyenler tek parti iktidarındaki mutlak güç karşısında muhalefet varlığının yok olmaması için çift meclis veya ona benzer modelleri savunmuşlardır. Mesela 1950 seçimleri sonrasında CHP, iktidarını kaybettikten sonra yaptığı ilk kongrede ülkenin yasama sürecinin artık çift meclis şeklinde olması gerektiğini belirtmiş ve bunu 1959’daki kongresine kadar tekrar tekrar tasdik etmiştir.

 

 

Demokrat Parti, muhalefeti etkisizleştirme çalışmalarında “otokratlaşıyorsunuz” söylemlerine karşı daima “bizi buraya millî irade getirdi” minvalinde açıklamalar yapmıştır. Kısacası bir fazla oy alanın her şeyi alabileceği gibi adil olmayan bir seçim sisteminde, küçük farklarla tek başına iktidar çıkar ve yine bu adil olmayan seçim sisteminden dolayı ülkedeki diğer siyasal görüşlerin temsili kısıtlanırsa orada temel hak ve hürriyetlerin artık nasıl muhafaza edileceği önemli bir tartışma konusudur. Nitekim 1954’ten sonra dozu her geçen gün artmak suretiyle DP, muhalefete karşı bu tarz girişimlerde bulunmuş ve bunun sonucunda 1960 askerî darbesi olmuştur. Darbeyi yapanların tek amacı otoriterleşen bir yönetimi indirmek olmasa da böyle bir durumun bir daha yaşanmaması ve hürriyetlerin korunması için yasama organını çift meclis şeklinde hazırlanmıştır. Böylelikle darbeyi yapanlara göre, hem parlamento ve senato birbirini denetleyecek hem de yasa yapma kalitesi korunacaktı.

 

Yeniden Çift Meclis: Cumhuriyet Senatosunun Kuruluşu

 

                                               Cumhuriyet Senatosunun Logosu

 

Darbe sonrası 1961 Anayasası’yla Türkiye’de çift meclis sistemine geçilmiş ve TBMM çatısı altında Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olmak üzere iki yasama erki oluşmuştu. Millet Meclisi’nin üyeleri tamamen halk tarafından nispi sistemle seçilirken Cumhuriyet Senatosunda senatörlerin bir kısmı tabii üye, bir kısmını cumhurbaşkanı tarafından atananlar ve seçimle gelenlerden oluşmaktaydı.

 

1961’ ile 80 arasında uygulanan senato sistemine baktığımızda TBMM’de Millet Meclisi’nin daha egemen olduğunu görmekteyiz. Senato sadece parlamentoda görüşülen yasalarının ikinci kez gözden geçirildiği ve bazı zamanlarda düzeltilip onaylandığı, çok nadiren de geri gönderildiği bir kurumdu. Bunun nedeniyse Adalet Partisi ve AP’nin 1975’te oluşturduğu Milliyetçi Cephe bileşenlerinin 1977 haricinde senato ve parlamentoda çoğunluğu oluşturmasıydı. Yani senatoyla parlamento arasında birbirini denetleyecek ve frenleyecek bir siyasî tablo oluşmadığı için ikinci meclis, yasaların sadece biraz daha uzun vakit sonucunda çıktığı bir kurum hâline geldi.

 

Sonuç olarak, 1970 ve 80 arasındaki yıllarda artan siyasî ve ekonomik istikrarsızlık beraberinde 12 Eylül 1980 askeri darbesini getirmiştir. Darbe sonrası oluşan 1982 Anayasası’na göre, ülkenin yasama süreci yeniden tek meclis şeklinde düzenlenmiş ve Türkiye’nin çift meclis tecrübesi bir kez daha kapanmıştır.

 

Üyelik Türleri

 

Seçimsiz Gelen Senatörler

1-Tabii Üyeler

 

 

Darbe sonrası yapılan anayasaya göre, MBK başkanı ve üyeleri, eski cumhurbaşkanları[2] tabii senatör kabul edilmiştir. Fakat bir tabii üye bir partiye girerse ilk senato seçiminde tabii üyeliği sona eriyordu. 1961’de 26 tabii üyeyle başlanmış fakat atananların ölüm veya istifa gibi şeylerle 1980’de 23 kişiyle yola devam edilmiştir.

 

Tabii senatörler atandıklarından itibaren 1960 askerî darbesi sonrası kurulan yeni rejimin tabiri caizse bekçiliğini ve sözcülüğünü yapmışlardır. Hatta bu amaç doğrultusunda 1964’te Millî Birlik Komitesi (MBK) adıyla senatoda bir grup kurmuşlardır. 1961’de yapılan ilk seçimlerden itibaren darbe rejiminin bir uzantısı ve darbeyi yapanlarının mevcut politika üzerinde bir alanı kontrol etmesinden dolayı tabii senatörlük kuralının demokrasiyle bağdaşmadığı için kaldırılması TBMM’de hep tartışma konusu olmuştur.

 

2- Cumhurbaşkanı Tarafından Atanan Senatörler

 

 

Cumhurbaşkanının Cumhuriyet Senatosuna altı yıllığına doğrudan atadığı senatör sayısı 15’tir. Fakat 15 kişinin en azından 10’u bağımsız veya hiçbir partiye üyeliği olmamalıdır. Buradaki atanma kriteriyse sadece 40 yaşını doldurmuş olmasıdır. Senato genelinde aranan yükseköğrenim şarttı burada geçerli değildir.

 

Genel Oyla Seçilenler, Senatörler

Cumhuriyet Senatosunda senatör olabilmek için 40 yaşının üstünde olmak ve yükseköğrenim diploması şartı aranmaktaydı. Tüm Türkiye çapında genel oyla seçilen senatör sayısı 150’dir. Cumhurbaşkanının atadığı 15 senatör ve Türkiye genelinde seçilen 150 senatörün 1/3’ü her iki yılda bir yenilenirdi. Bunun amacı senatoyla parlamentonun aynı siyasî kompozisyonda olmasını engelleyerek yasa yapma sürecinde kaliteyi artırma yönündedir.

 

                                             Günümüzde iktidar partilerinin grup toplantıları olarak kullanılan bu yer 1961’le 1980 arasında Senato   çalışmalarının yapıldığı salondu.

 

Genel olarak Türk politikacılarına baktığınız zaman uzlaşmak değil, kazanmak ya da kaybetmek ister. Dolayısıyla bu sistem bizlere birbirini denetleyecek ve frenleyecek yapıda bir avantaj sağlamamıştır. Zaten 1961’den 77’ye kadar birkaç istisna haricinde parlamento ve senato aynı siyasî parti çoğunluğunda olmuştur ve uzlaşma gerektirebilecek bir şeye de gerek kalmamıştır.

 

Esmail Zalat

  • [1] Bu seçim sistemine göre, bir ilde en fazla oyu alan ilin çıkaracağı tüm vekilleri almaktaydı. Türkiye çapında DP oyların %53’5’ini alsa da seçim sistemi dolayısıyla meclisin yaklaşık %85’ini elde etti.
  • https://www.yenisafak.com/secim-1950/secim-sonuclari
  • [2] Yaşayan tüm eski cumhurbaşkanları bu uygulamaya göre tabii üyedir fakat bunu Celal Bayar kabul etmemiştir.
  • Açık Erişim TBMM. (2016, 11 09). Cumhuriyet Senatosu Albümü Web Sitesi: https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/handle/11543/2417  adresinden alınmıştır
  • ALİ AKYILDIZ, “MECLİS-i A‘YÂN”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/meclis-i-ayan (21.05.2021).
  • Bundesrat. (2021). Bundesrat Web Page: https://www.bundesrat.de/EN/organisation-en/plenum-en/plenum-en-node.html  adresinden alınmıştır
  • Çelebi, F. (2012). Fransa Millet Meclisi Üzerine. Yasama Dergisi, (21), 51-84.
  • DERDİMAN, R. C. Siyasal Sistemimizde Cumhuriyet Senatosu Kurulması Önerisi Üzerinde Değerlendirmeler. Paradoks Ekonomi Sosyoloji ve Politika Dergisi4(2), 1-11.
  • DOĞAN, O. K. (2011). Yasa Yapımında Bir Alternatif: Çift Meclis Sistemi. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl, 24, 375-392.
  • Fatih, K. A. R. A. (2012). Birleşik Krallık Avam Kamarası Çalışma Usul ve Esasları Üzerine. Yasama Dergisi, (21), 7-50.
  • Özacun, O. (2002). Siyaset Tarihimizde Milli Kalkınma Partisi. Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, (2).
  • Özgişi, T. (2011). Türk Parlamento Tarihinde Cumhuriyet Senatosunun Yeri. Türkiyat Mecmuası, 21(2), 291-323.
  • Özgişi, T. (2011). Türk Parlamento Tarihinde Çift Meclis: Cumhuriyet Senatosu Örneği (1960-1980). İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü,(Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul.
  • TBMM. (tarih yok). TBMM Cumhuriyet Senatosu Başkanları: https://www.tbmm.gov.tr/biyog/cumsenbs.htm  adresinden alınmıştır
  • TBMM. (tarih yok). TBMM Tutanak Arşivi – Cumhuriyet Senatosu: https://bit.ly/3f5467J  adresinden alınmıştır
  • UK Parliament. (2021). UK Parliament Web Page: https://members.parliament.uk/  adresinden alınmıştır
  • Yavuz, B., & Bülbül, M. (2012). Çift meclis sistemi ve Türkiye. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 16(1), 217-260.