Genç müzisyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Genç müzisyenlere tavsiyem şu olabilir; daima çocuk kalmaları, daima genç kalmaları. En önemlisi bu bence. Çünkü ben hayatımda daima çocuk kalmak istedim. Çünkü çocuklar saftır, temizdir, mutludur. Çünkü sürekli yenilik ararlar, sürekli öğrenmek isterler, yenilikleri öğrenmek isterler. Bu çocuklar daima taze bir merakla bazı şeyleri merak ederler. Onları buldukları zaman da çocuk gibi sevinirler. En önemli şey çocuk kalmak, sonra genç kalmak. “Ben biliyorum artık, ben bunları oldum, ben üstünüm.” dediğiniz andan itibaren sizin ne müzikte ne dünyada hiçbir hükmünüz kalmıyor. O bakımdan benim en önemli tavsiyem daima çocuk kalmak, çocuk merakına sahip olmak genç kalmak, ruhumuzu genç tutmak.
Bunun için benim 4 tane şartım var çocuk yaşlardan itibaren. Bir insanın müzisyen olması ki ben müzisyen olmayı bir araç olarak görüyorum tabii ki daha önce de söylediğim gibi, dört tane önemli şey var. Birincisi buna yetenek diyebiliriz veya algı diyebiliriz. Ailemizin içine doğduğumuz zaman bizde genetik yönlerle gelen birtakım değer zenginlikleri. Ben genetik bilimine de inanıyorum. Çünkü genetik anlamda size kalmış bazı şeyler var; geçmişten kalan, ailenizden kalan, soyunuzdan kalan bazı özellikler var. Onlar büyük bir zenginlik oluyor. Fakat bu çok önemli değil. Daha önemlisi bunun… O aile içerisindeki sizin algınızın açık olması çok önemli. Yani yeteneğiniz belki genetik bazı zenginlikler olabilir ama sizin algınız aileniz içerisinde açılmamışsa yani aile size bunları yanlış kodlamışsa ya da bastırmışsa siz bu değeri kullanamıyorsunuz hiçbir zaman. Önemli olan bunların kullanılması, önemli olan bunların açık hale getirilmesi ve ne kadar çok o genetik kalıntı ile sizlerin ne kadar değişik şeyler yapabileceğinin ortaya çıkarılması, bütün bu yetenek olarak adlandırılabilir benim için. Yani yetenek sadece Allah vergisi olup da genetik anlamda size kazandırılmış bir şey değil. Aynı zamanda aile içerisindeki algıların yükseltilmesi ile ortaya çıkarılmış ilk kazanımlardır.
Bundan sonra akıl ve zeka gerekiyor. Neden? Çok yetenekli olabilirsiniz. Yeteneğiniz hakikaten dünya çapında olabilir. Ortada çok büyük bir kaynak vardır. Sizin bu kaynağı kullanmasını bilmeniz gerekiyor. Bu kaynağı kullanmasını bilmeniz için de sizin bunu ölçeklendirmeniz gerekiyor. Neyi, ne kadar kullanacağım? Muhakemesini yapmanız gerekiyor. Yani “Eğer ben bu yeteneği bu şekilde kullanırsam o zaman en büyük fayda sağlayabilecek bir insan haline gelebilirim.” demeniz gerekiyor. Burada bir yetenek var. Siz bunu kullanmazsanız o zaman o yeteneği çarçur etmiş, harcamış oluyorsunuz. Onu kaybetmiş oluyorsunuz. O yazık hale geliyor. O zaman demek ki akıl ve zeka çok önemli. Akıllı olmak yani kendimizi akıllı olmaya eğitmemiz gerekiyor. Zeka bunun ilk pırıltısı. Birtakım fikirler geliyor, hemen düşünüyorsunuz. Muhakeme geliyor arkadan. Bu muhakemeyi ettiğiniz zaman bir zeka bilinci oluşuyor. Akıl oluşuyor. Akıl çok daha büyük bir dünya bence. Buna sahip olmayı öğrenmek gerekiyor. Bu da yine aile içinden başlayan ve sizi yönlendirdikleri bir şey olabilir. Ama yanlış kodlarlarsa sizi engellerlerse bunu yapamazsınız. Ama kendiniz de bunu çevreden, ailenizden veya aile dışı çevreden veya farklı çevrelerden sorgulamak, muhakeme etmek, şüpheye düşmek, “Acaba böyle miydi?” demek, ondan sonra bunun sağlamasını yaptıktan sonra emin olmak demek akıllı olmak. Yani akıl bir güven. “Benim aklımla ben bunu bulabilirim.” diyebilecek kadar yetkin olmamız gerekiyor.
Üçüncüsü ahlaklı olmak gerekiyor. Çok yeteneklisiniz. Müthiş akıllısınız. Bunu hangi amaçla kullanacaksınız? İşte sanata giden yol burada bence. Sanat bir araçtır benim için. İnsan olmak yolunda bir araç. Hepimiz kendimizi kamil insan olmak, yani iyi insan, olgun insan olmak yolunda eğitmeye muhtacız. Bütün insanlar. Sadece müzisyenler, sanatçılar değil, bütün insanlar, herkes için. Bunun için yetenek gerekiyor, akıl gerekiyor ama bunu siz iyi insana ulaşmak yolundaki birtakım kurallarla sınırlamadıktan sonra buna ulaşmanız mümkün değil. Bunu çok kötü de kullanabilirsiniz. Elimizde bir güç var: atom. Bunu siz bomba yapıp yüz binlerce insanı öldürebilirsiniz. Ama bunu bir ilaç yapıp yüz binlerce insanı da kurtarabilirsiniz. Ya da bu ahlakı yaptığınız güzel çalışmada milyonlarca insana yayabilirsiniz. Onların da bilgilenmesini sağlayabilirsiniz. Yahut da sadece kendinize saklayıp sadece kendi menfaatiniz için de kullanabilirsiniz. Önemli olan burada faydayı, iyiyi, güzelliği, doğruyu yaymak ve dünyamızın çok daha güzel, yaşanabilir bir hal almasını, daha iyi yere gelmesini sağlamak.
Dördüncüsü çalışmak. Çalışmak en son geliyor. Çünkü, neden? Elinizde yetenek var, akıl var, ahlak var. Bütün bunla siz köşenizde oturup hayatınıza geçirmeyi sürdürebilirsiniz. Çok bilgili olabilirsiniz. Çok biliyor olabilirsiniz ki o bilgi sadece size yarıyorsa o zaman hiçbir işe yaramıyor demektir. O bilgiyi ne kadar çok paylaşıp insanlara ulaştırırsanız o kadar çok bilginiz katlanacak, faydalı olacaksınız. Bu da çalışmakla oluyor, sistematik çalışmak. Yani şöyle bir şey bu; sabah kalkıyorsunuz, kendi bedeninize borçlarınız var. Belli bir ritmik sistematik içerisinde hayatınızı idame ettirebiliyorsunuz. Her gün yürüyorsunuz. Her gün işe gidiyorsunuz. Her gün çalışıyorsunuz. Her gün yapmanız gereken işler var. Bir bedeniniz var. Beden nasıl rutinse, kan dolaşımı nasıl rutinse, gece gündüz nasıl rutinse, dünyanın değerleri nasıl rutinse, Dünya Güneş’in etrafında nasıl rutin dönüyorsa… Bunlar hep matematik işlemler. Sizin de belli bir ömür çerçevesinde bu rutinlere devam etmeniz ve sürekli çalıştırmanız gerekiyor. İşte yapmanız gereken işlemleri de çalışmakla yapıyorsunuz.
Ben bir keman sanatçısıyım. Keman sanatçısı olmak için her gün şu parmaklarımı, şu parmaklarımı çalıştırmam gerekiyor. Ben bunu yapmadığım zaman tembel bir insan haline gelirim. Ben bunu kendime reva göremem. Çünkü bu benim kendime bir saygım. Her gün bunları çalıştırmak zorundayım ki sanatımı bunlar sayesinde yapıyorum. İyi olayım, sanatımda daha iyi olayım, kendi kendimi geçeyim, kendi kendimi aşayım, daha iyi yerlere geleyim ve insanlığa, topluma faydalı olabileyim dürtüsü var. Onun için dört tane temel öge: Yetenek, akıl, ahlak ve çalışmak.