“Bu film Jane Goodall’ın Hugo van Lawick tarafından Gombee’de 1960’larda çekilen 100 saati aşkın görüntüden oluşmaktadır. 2014’te tekrar bulunana dek kayıp olduğu sanılıyordu.”


 

 

JANE belgeseline girmeden önce size benim Jane Goodall ile nasıl tanıştığım üzerine bir iki kelam etmek istiyorum.

 

Online eğitimin günümüzde bir hayli yaygınlaşmasıyla beraber benim de gerek yerli gerek yabancı kaynaklara başvurarak belli konularda uzman olan kişilerden eğitim alma ihtiyacı görüyordum. Bu konularda bir site diğerlerinden çok daha fazla öne çıkıyordu, Masterclass. Bu sitenin profesyonelliği ve çalıştığı isimler gerçekten alanlarının en iyisi. Bir gün burada ki eğitimleri incelerken çok tatlı bir kadının, ki o kadın Jane Goodall olur kendisi, enteresan bir eğitimine dek geldim. Ve süreç ne mutlu ki oralardan bugün burada ki yazıya kadar devam etti.

 

 

1957’de Dr. Louis Leakey vahşi doğada şempanzeler üzerine çalışmak için 6 aylık bir çalışma planladı. Bu çalışmanın ilk insanların davranışlarına ışık tutabileceğine inanıyordu.

Ama Dr. Leakey bilim dünyasının yaklaşımdan şüpheliydi ve teoriden uzak birini arıyordu. O sıralarda 25 – 26 yaşında olan Jane; İngiliz bir sekreterdi. Hayvanlara olan tutkusundan dolayı Jane’i seçen Dr. Leakey’in araştırmadan önce Jane’in şempanzeler hakkında hiçbir şey bilmediğini biliyordu.

Gerekli koşullar sağlandı ve yolculuk başladı. Belgeselin başında Jane Goodall kendisinin seçilme sebebini şu şekilde açıklıyor; “Eğitimim yoktu, üniversiteye gitmedim fakat Louis akademik yeterliliği önemsemiyordu, aradığı kişi; açık fikirli, bilgiye aç, hayvanları seven ve inanılmaz derecede sabrı olan biriydi.”

Düşünün 1950 lerde tek başına bir kadın Afrika’nın en vahşi yerlerinden birine Gombee’ye gidecek. O zamanların zihniyetinde bu inanılmaz bir olay gözüyle bakılırken ve etraftaki kimsenin desteklemediği bir noktada Jane’in annesi de kendisiyle beraber gitmeye karar veriyor. Daha sonra orada yerli halkın sağlık bakımı üzerine çalışmalarda bulunuyor.

İlk zamanlarda yalnız başına günler ve hatta haftalar boyunca notlar, gözlemler bir bir artarken şempanzeler sürekli ondan kaçıyor, onu aralarına almıyordu. Fakat artık doğal ortamlarının büyük bir kısmına hakim olan Jane için onlara yaklaşmak bir hayalden gerçeğe dönüşüyordu.

 

 

Bu sıralarda verilerin medyayı ulaşması ve bir kadının orada büyük işler başarmaya çalışması gazetelerde büyük yer bulmuştu. National Geographic’te oraya olayı belgelemek adına bir fotoğrafçı gönderdi; Hugo van Lawick.

 

 

İlk zamanlardaki yalnızlığını düşününce Hugo ile beraber gözlem yapmak Jane için bulunulmaz bir mutluluk kaynağıydı. Çünkü Hugo’nun da kendisi gibi hayvanlara karşı olan büyük sevgisi araştırmanın daha hızlı sonuçlar alınması yönünde büyük etki yaratmıştı. Ve Hugo’nun Gombee’ye gelişinin üzerinden kısa bir süre sonra şempanze familyası Jane ve Hugoyu aralarına kabul etmiş ve onların kendi habitatlarında vakit geçirmesi yönünde izin vermişlerdi. Artık gözlemler bambaşka bir boyutta değerlendirilecekti. Bu kadar yakından gözlem yapmaya başlayınca hepsinin birer adı olmuştu. David Mcgregor, Flo, Fifi…

 

 

Daha fazla içerik hakkında bilgi vermeden burada yazıyı noktalıyorum. Belki yüzlerce belgesel izlemiş biri olarak diyebilirim ki; hayatınızda kaçırmamanız gereken en nihai belgesel Jane’dir.

Olağanüstü bir kadın olduğunun ayrıntılarını zaten belgesel içerisinde gözlemleyeceksiniz ama neredeyse 50 yıllık bir çalışma yapan bu kadının sırrı ne biliyor musunuz?

 

 

 

“8 – 9 yaşımdan beri Afrika’da olmayı hayal ettim. Vahşi hayvanların arasında çalılıklarda yaşamayı ve birdenbire baktım ki rüyamın içerisinde yaşıyorum. Bu yeni orman dünyasına ait olduğumu hissetmiştim zaten. “Olmam gereken yer burasıydı.


Film Netflix’te izlenebilir durumda.