Klasik müziğe olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Bu konuda ne gibi çalışmalar yaparak kendinizi geliştirdiniz?


 

 

Klasik müziğe olan ilgim, çocukluk yıllarında başladı. Konservatuar okumadım, öyle bir ortamımız yoktu. Hayat beni daha farklı bir çizgiden yürüttü. Profesyonel müzisyenlerin veya klasik batı müziğinin çokça dinlendiği, icra edildiği bir ailede de doğmadığım için bu müziğe merakım tabii kendi çabalarımla gelişti. Açıkçası evet o ilginçtir; yani klasik batı müziğinin icra edildiği, çokça konuşulduğu ve gündem olduğu bir evde doğmamak, elbette ki bana bu müziğin nereden geldiği sorusunu doğuruyor. Bunu kendime ben de çok sordum, çok da soruldu ama bunun cevabını veremiyorum.

 

Bir şekilde bu ilgi, merak bende oluştu ve sonrasında işte konservatuar eğitimi de olmayınca, dediğim gibi, çok farklı bir çizgiden gitmek gerekiyordu. Ben kendi çabalarımla, özellikle de kendimi okumaya vererek çünkü oldum olası yazılı kültüre aşinalığım ve bilgiyi, görgüyü yazılı kültürden elde etme isteğim doğrultusunda klasik müzik üzerine elime ne geçerse okumaya başladım; bilhassa dergiler bu konuda beni çok eğitti. Dergiler, ansiklopediler… Tabii o dönemde internet olmadığı için işte, basılı kültür yani; sahaflardan dergiler toplamak, performanslar izlemek, malum o dönemde televizyon; önce tek kanallı televizyonda Hikmet Şimşek’in pazar konseri vs. böyle böyle gelişti.

 

Ben tabii bu işin yazılı kültürüne, tabiatım gereği çok ilgi duydum ama performans boyutuyla da ilgilenmedim değil.  Evet, konservatuar okumak kısmet olmadı; o anlamda alaylı yetiştim ama daha o dönemde bir çalgı aleti çalayım, ses vardı, materyal vardı bunu biliyordum. Çevremdekiler de bana söylüyorlardı, ben de farkındaydım; o küçük yaşıma rağmen. İşte onu geliştireyim derken mesela; beni ortaokul yıllarında çıkartır, arya söyletirlerdi. Ben de o dönemler biraz tabii uydur kaydır sesleri de, sözleri de uydurarak aryaları çıkartmaya gayret ederdim; sonra keman çalmak kısmet oldu. İşte orada, ama ilginçtir; Klasik Türk Müziği alanında çaldım, daha doğrusu eğitimini aldım. Üsküdar Musiki Cemiyeti hocalarından biriydi rahmetli hocam, bir buçuk yıl kadar aldım. Sonra üniversite sınavları zamanında, dersler ağır bastığından bırakmak durumunda kaldım. Sonra da performans olayına eskisi kadar ilgi duyamadım, yine hayat gayesi beni başka noktalara sürükledi. Ama işte müziğin o; hem dinleme, hem de okuma bilgilenme boyutları beni yıllarca bırakmadı.