Osmanlı’nın modern kontrol mekanizmaları ve casusluk faaliyetleri üzerine kaleme alınmış, akademik ve değerli bir metin.
Yıldız İstihbarat Teşkilatı Sultan II. Abdülhamit tarafından kurulduktan sonra birtakım tarihçiler tarafından eleştirilmiş, birtakım tarihçiler tarafından da övgüler almıştır. Bu sistem, 31 Mart Vakası ile birlikte tahttan indirilen Sultan II. Abdülhamit’ten sonra dağıtılmıştır.
Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın kurulmasına neden olan birçok olay olmakla birlikte, Sultan II. Abdülhamit’in amcası Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinin istihbarat eksikliğinden kaynaklandığını düşünmesi ve bunun haricinde Damat Mahmut Paşa’nın kendine ait istihbarat birimleri ile Jön Türkler hakkında önemli bilgiler edinmesi ve bu bilgileri Sultan II. Abdülhamit’e sunmasının ardından, Sultan II. Abdülhamit’in bu birimleri kendisine bağlanması emri ile teşkilatın temelleri atılmış olur. Devlet yönetimine gelen bazı vezir ve sadrazamların devletin aleyhine faaliyetler yürütmesi nedeni ile güven ve huzurun sağlanamaması da bu birimin kurulmasında etkili olmuştur. Bu sebeple istihbarata çok sayıda katılım olmuş ve istihbarat çalışanları sınıflara ayrılmıştır. Bunlardan birincisi resmi hafiyeler, ikincisi ise gayr-i resmi olanlardır. Resmi hafiyeler doğrudan Yıldız Sarayı’na bağlı olmakla beraber, sıradan bilgiler devlet tarafından görevlendirilmiş ve bu konu ile ilgilenen baş hafiyelik makamına, önemli bilgiler ise doğrudan padişaha iletilirdi. Maaşlı çalışan bu birimler, teşkilatın bel kemiğini oluşturuyordu.
İkinci hafiye sınıfı ise serbest ya da gayr-i resmi hafiyelerden oluşuyordu. Bu hafiyeler teşkilat için gönüllü olarak çalışıyorlardı. Gayr-i resmi hafiyeler halkın kalabalık olduğu kahvehaneler, camiler vb. yerlerde halktanmış gibi görünürlerdi ve gizlice insanları dinlerlerdi. Elde ettikleri istihbaratlar, İstanbul’da bulunan merkezlere iletilirdi. Bu hafiyeler, iletilen bilginin değerine göre teşkilat tarafından ödüllendirildi. Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın, İstanbul’da bilinen 23 merkezi vardır. Bu merkezler Fatih’ten Kadıköy’e kadar İstanbul halkının olduğu tüm yerlerde konuşlanmıştı. Bu kadar fazla merkezin bulunmasının sebebi, ulaştırılan bilginin güzel bir şekilde elenip değerlendirmek ve hızlıca padişahlık makamına ulaştırmaktı. Bu eleme ve değerlendirme işi ser hafiyeler tarafından yapılırdı. Ser hafiyeler bu işlemi yaptıktan sonra bu bilgiler sultan tarafından değerlendirilmek üzere saraya gönderilirdi. Bu raporlar baş katip tarafından bizzat sultana okunurdu. Sultan Abdülhamid bu olayı katip nazırlarına ve karakollara bırakmayıp tüm önemli istihbaratları diğer yüksek makamlı devlet adamlarıyla görüşürdü. Değerlendirme yapıldıktan sonra arşivlenmek üzere Tahsin Paşa tarafından Daire-i Kitabet’e gönderilirdi. Bu işlem dairede bulunan katip beyleri tarafından yapılırdı.
2. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte ise Yıldız İstihbarat Teşkilatı için işler kötüye gitmeye başladı. Sultan II. Abdülhamit’in karşısında olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, devleti ve hükümeti ele geçirmeye başladı. Teşkilat, cemiyeti oldukça rahatsız ediyordu. Bunun sebebi ise teşkilatın Abdülhamid’in en önemli haber alma kaynağı olmasıydı. Bu yüzden cemiyetin içinde olan kişiler teşkilatı sonlandırmak için bir kapı aralığı arıyorlardı. Aradıkları bu fırsatı Rumeli’de asker ve halk arasında ortaya çıkan huzursuzlukta buldular. Cemiyetin sultana gönderdiği telgraftaki iddiaya göre asker ve halk arasındaki birlik ve beraberlik oldukça gelişmişti, fakat bu ortamın oluşmasına engel olan tek unsur hafiyelikti. Aynı telgrafta İttihat ve Terakki Cemiyeti, her ülkenin gelişmiş bir istihbarat teşkilatı olduğunu fakat bu teşkilatların huzur ortamını bozmadığı, insanların namus ve hassasiyetlerine zarar vermeyecek şekilde çalıştıklarını belirtmişti. Bunun ardından cemiyet, Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın kanunen yetkisinin bulunmadığını ve bu yüzden kapatılmasını ayrıca bunun yerine oluşturulacak istihbarat kurumunun meşru olan kolluk kuvvetlerine yardımcı memurluk görevi üstlenmesi gerektiğini önerdiler. Bu önerinin ardından Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nı tartışmak üzere Meclis-i vükela toplandı. İlk önce meclis tarafından padişahtan bu konuyla ilgili olan yetkileri alındı daha sonra da alınan karar ile resmi olarak Yıldız İstihbarat teşkilatı 29 Temmuz 1908’de dağıtıldı. Teşkilat için çalışmakta olan birçok hafiye kaçtı. Kaçamayanlar ise idama mahkum edildi. Bununla birlikte Yıldız Sarayı’nda bulunan teşkilata ait binlerce bilgi imha edilmişti.
Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın üzerinden yıllar geçmesine karşın hala tartışılmaya devam etmektedir. Kimi kişiler bu teşkilatın despotluk ve korku oluşturduğunu öne sürerken bazı kişiler de Osmanlı İmparatorluğu’nu iç ve dış işlerde koruduğunu iddia etmiştir. Bunun tam olarak nasıl olduğunu anlamak için ilk önce II. Abdülhamid’in gözünden bakmak gerekir. Abdülhamid, kendi hatıratında teşkilattan şöyle bahsetmektedir, “Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. İşte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur.” Aslında her ne kadar Abdülhamit teşkilattan güzel bahsetse de gerçek tam olarak bunu yansıtmıyordu. Teşkilat, devleti korumakla birlikte sultanın tahtını korumak üzere bizzat sultan tarafından kurulmuştu. Bunu, teşkilatın 20 Mayıs 1878’de gerçekleşen Çırağan Baskını’ndan sonra kurulması üzerinden anlayabiliriz. Jön Türk grubuna dahil olan aydınlardan biri olan Ali Suavi önderliğindeki isyan; II. Abdülhamid’i tahttan indirip yerine sarayda tutulan V. Murad’ı tahta geçirme isyanıdır. İsyan başarısız olmuştur. Ayrıca şunu da söylemek gerekir ki teşkilat, Abdülhamid’e karşı mücadele eden ve Jön Türkler adlı yenilikçi grup tarafından kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yakınlık gösteren veya üyesi olan herkesi tutuklamak veya sürgün etmek için yoğun bir şekilde çalışmaktaydı. Hatta bu cemiyetin yurt dışında teşkilatlandığı şehirlerde (Londra, Kahire, Paris) teşkilatın merkezleri bulunurdu. Birçok ünlü Jön Türk yazarı (Namık Kemal, İbrahim Şinasi vb.) bu dönemde istihbarat memurları tarafından tutuklandı veya hayatlarını sürgünde geçirmek zorunda kaldı. Halkın içerisinde ise bazen korkuya sebep olurlardı. Bu yüzden teşkilata hafiyelik yapan kişileri jurnalcilik (teşkilata ait istihbarat belgeleri) ve ispiyonculuk ile suçlarlardı. Bunun oluşmasının sebebi görevini kötüye kullanan, işini yapmayan veya yapamayan hafiyelerdi.
1891 yılında kayda geçen bir olaya göre Madam Yako ve Haçador adlı iki gayrimüslim arasında maden imtiyazı yüzünden anlaşmazlık vardı. Madam Yako, Haçador ve Haçador’un maden imtiyazı almasını sağlayan Ahmet Efendi’yi sultana suikast düzenlemek istediklerini ve Beyoğlu’ndaki bir depoda isyan için silah sakladıklarını teşkilata ihbar etti. Bunun üzerine Haçador ve Ahmet Efendi idam suçuyla karşı karşıya kaldılar. Daha sonra olayı ayrıntılı şekilde inceleyen hafiyeler olayın asılsız olduğunu anlasalar da bu tarz vakalar halkın korkusunu yükseltmeye sebep oldu. Tüm bunlara rağmen Yıldız İstihbarat Teşkilatı iyi şeylere de sebep oldu. Mithat Paşa ve Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi’nin öldürüleceğine dair bir istihbaratı öğrendikten sonra bunu önlediler ve iki devlet adamının zarar görmesine engel oldular. Başka olumlu bir etki ise teşkilat dağıtıldıktan sonra Teşkilat-ı Mahsusa ve Milli İstihbarat Teşkilatı gibi önemli teşkilatların kurulmasına iyi bir örnek oldular
Sonuç olarak Yıldız İstihbarat teşkilatı her şeyi ile birlikte döneminde panik ve korku oluştursa da sonraki zamanlarda bu teşkilatın sistemini örnek alan önemli teşkilatlar sayesinde etkilerini temel taşlarında hissedebilmekteyiz.
yusuf manavoğlu
Kaynakça:
- Kapak Görseli: Annes Bil
- Abdülhamit Gerçeği, Orhan Koloğlu, Pozitif Yayınları,2015
- Abdülhamit’in Hafiye Teşkilatı,Emre Gör, Ötüken Yayınları, 2015
- Abdülhamid Döneminde Osmanlı İstihbarat Ağı, Emre Gör, Hacettepe Üniversitesi, 2018
- Yıldız İstihbarat Teşkilatı, Metin Yıldız, Kabataş Erkek Lisesi 2. Ulusal Büyüteç Tarih Öğrenci Sempozyumu,2018
- https://www.mit.gov.tr/text_site/ek-nu2.html
Sayende Abdülhamid’i hatırlamış olduk. Ellerine sağlık Yusuf. Bu arada dönemlerl alakalı olarak Sherlock Hamid isimli tiyatro oyununu tavsiye ederim. Muazzam bir oyundur.
Sherlock Hamid’i ben de duymuştum daha önce, mutlaka izlerim tavsiyeniz için teşekkürler.
Teşekkür ederim, tavsiye ettiğiniz oyun en kısa zamanda izleyeceğim. Tavsiyeniz için teşekkür ederim