Yaptığınız tüm işlerde tutkulu olmanızın sebeplerinden bahseder misiniz?
Tutkulu gibi gözüküyor olabilirim dışarıdan ama içimdeki şey o tutkudan ziyade daha çok korkaklık, bir endişe, bir telaş. Dışarıdan tutku gibi gözüküyor ama benim içimdeki şey panik. Yani gereken şeyleri yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım? Çünkü eğer yapamazsam bu ne anlama geliyor? Ben o zaman koptum, geriye düştüm demektir. O çok berbat bir şeydir. Hayatta bir mücadele var ve hayatta böyle, bir şekilde insanlar çok çeşitli yerlerde bulabiliyorlar kendilerini. Bize öğretilen şey: Kendini geride bulmak istemiyorsan şunu becermen gerekir, şunu anlaman gerekir, şunu yapabilmen gerekir. Bazen biraz savsaklıyorsun, biraz geride gibi hissediyorsun kendini. Diyorsun ki: “O gerekeni yapamayacağım galiba ya da o ideali tam ortaya koyamıyorum galiba.” Bundan dolayı panikle kendini dövüyorsun belki de ve hırsla bir mücadeleye giriyorsun geride kalmamak açısından. Bu dışarıdan bir tutku olarak gözüküyor ama işte dediğim gibi bu aslında bir panik içimdeki. “Bu herkeste niye yok?” sorusu belki olabilir. Yani bana sorduğuna göre “Neden bu kadar tutkulusun?” falan diye, “Herkes tutkulu değil.” gibi bir tespit çıkıyor ortaya. Ben de bunu şuna bağlıyorum; yani bana iyi anlatılmış herhalde ya da ben hayatta öyle anekdotlar görmüşüm ki hayatın nasıl bir şey olduğu ile alakalı kafamda böyle bir görüntü var. Böyle hiçbir şeyin garanti olmadığı, ondan sonracığıma inişli çıkışlı… Gerçekten de aslında bir şey varsa etrafımdan değil benim kendi kendime çözebileceğim bir dünyada yaşadığımı anlamışım, idrak etmişim. Ona göre refleksler geliştirmişim. Diğerlerinde yoksa bu; diğerleri belki çok şanslılar, belki onlar benden daha iyi tanıyorlar dünyayı ve aslında dünyada panik olmaya gerek yoktur ve o yüzden de onlar da tutkulu değil gibi gözüküyorlardır. Ama dediğim gibi benim anladığım dünya bunu gerektiriyor. Ben de o yüzden sizin anladığınız şekilde tutkuluyum.