Aşina olduğumuz kavramları alışık olmadığımız şekilde irdeleyen, Popper’ın felsefesini temel alan değerli bir metin.


 

Popperca eleştirinin geliştiği ve bireyin uygulanan politikalarda söz sahibi olduğu bu tip  toplumlar açık toplum olarak nitelenebilir. Bu tip bireysel katılımlara mümkün olan en üst  seviyede cevap veren sistem de demokrasidir. 

 

 

Demokrasi kavramı ideolojik perspektiflere göre değişik anlamlar alır, böylece akademik  yazında çok fazla demokrasi tanımlamaları bulunmaktadır. Popper demokrasinin “halk  yönetimi” tanımlamasını gerçekte ya da özce ne demeye geldiğini keşfetmeyi ilgisiz bir girişim olarak nitelendirir. Çünkü halk yöneticilerin eylemlerini etkileyebilse de herhangi bir  somut, uygulamalı anlamda kendini yönetemez (2008a:163). 

 

 

Popper, demokrasiyi, yönetenleri kan dökmeden genel seçimler yoluyla başımızdan savabileceğimiz; toplumsal kurumların, yöneticilerin yönetilenler tarafından düşürülmesinin araçlarını sağladığı ve toplumsal geleneklerin iktidardakiler tarafından  kolayca yıkılmasını önleyen yönetim olarak tanımlar. Yönetilenlerin başarılı bir  devrim olmadan kurtulamayacakları hükümetleri, tiranlık olarak demokrasinin  karşısına yerleştirir. Demokratik siyaset ilkesini, tiranlıktan sakınmak için siyasal  kurumları yok etme, geliştirme ve koruma önerisi olarak anlatır (2008a: 164). 

 

 

Gioncarlo Bosetti, Popper’ın demokrasi konusundaki görüşlerini şöyle aktarır: 

“Demokrasi, zalimce bir yönetimden kaçınmak için bir araçtır, hepsi bu. “

 

 

Demokraside, yasalar karşısında herkesin eşit olduğu, suçu kanıtlanana kadar hiç kimsenin suçlu sayılamayacağı ve daha bir sürü ilke bulunur. Bütün bu prensipler; hukukun üstünlüğü kavramının birer parçasıdır; öyleyse demokrasinin, hukukun  üstünlüğü ilkesini korumanın bir yolu olduğu söylenebilir. Ama çoğunluğun her zaman olduğu görüşü asla bir demokrasi prensibi değildir; çoğunluk da büyük hatalar yapabilir hatta çoğunluk, oylarıyla bir zalimi iktidara getirebilir de (2004: 63). 

 

 

Demokratik ilkeyi benimsemekten şu inancın çıktığı söylenebilir: Bir demokraside (barışçı  bir değişiklik için çalışabileceğimiz sürece) kötü bir politikanın kabulü bile bir tiranlığa boyun eğmeye yeğlenir ve birey böyle bir sistemde çoğunluğun kararını demokrasinin kurumları işlesin diye kabul edecektir ama demokratik yollarla ona karşı savaşmak ve yeniden gözden geçirilmesi hususunda da kendini özgür hissedecektir (Popper, 2008a: 165). 

 

 

Popper’ın insana olan mutlak inancı demokrasi teorisi konusunda da paralellik gösterir. İşleri düzeltmenin sorumluluğu bizdedir. Demokratik kurumlar kendi kendilerini iyileştiremez. Onları düzeltme sorunu her zaman, kurumlardan çok kişilerin, yurttaşların sorunudur (2008a:167). 

 

 

Popper, ulaşılabilecek en iyi toplumun, üyelerine olabilecek en çok özgürlüğü sağlayan toplum olduğunu söyler. Ama en çok özgürlük zorunlu olarak sınırlandırılmayı gerektirir. Onun  istediği “devletin yurttaşlarına özgürlüklerini olabildiğince, eşitlikle sınırlaması ve eşit bir özgürlük sınırlamasını gerçekleştirmek için zorunlu olanın ötesine geçilmesidir” (Popper,  2008: 145).

 

 

Popper’ın devlet görüşüne, “korumacı” (himayeci) denebilir. Korumacılık terimi siyaset teorisinde, çoğunlukla özgürlüğe karşı yönelimleri belirtmekte kullanılmıştır. Fakat onun  korumacılık dediği siyaset teorisi, bu yönetimlerin hiçbiriyle bağlantılı değildir. Temelinde liberal bir teori olmasına rağmen “laisses faire” bırakınız yapsınlar denilen kesin bir  karışmazlık politikası ile de hiçbir ilgisi yoktur.

 

 

Popper’ın eğitim üzerine düşüncelerine bakarsak, korumacı devleti daha iyi anlayabiliriz. Yurttaşlarına topluluğun yaşayışına katılmasını sağlayacak bir eğitim vermek ve onları özel ilgi ve yeteneklerini geliştirmek için her türlü fırsattan yararlandırabilmek devletin sorumluluğundadır. Bireyin ödeme olanağından yoksun oluşunun onu daha yukarı bir öğrenime devam etmesinden alıkoymasına da mutlaka devlet çare bulmalıdır.  Devletin geleceği genç kuşağa dayanır, onun için de çocukların zihinlerinin özel zevke göre kalıplanmasına izin vermek kapıları totaliterliğe ardına kadar açmaktır. Devletin  çıkarı özgürlük biçimlerinin en değerlisini, yani düşünce özgürlüğünü tehlikeye koyabilecek önlemleri savunmak için hemen ortaya sürülmemelidir (2008a:173). 

 

 

Liberalizm ile devlet korunması birbirinin karşıtı değildir. Tam tersine özgürlüğün hiçbir çeşidi, devlet tarafından güven altına alınmadıkça olanaklı olamaz. Popper’ın açık toplum  argümanının özü şudur: Devletin güven altına almadığı bir özgürlük olmayacağı gibi, herkese doğru dürüst bir güvenlik, özgür yurttaşların denetlediği bir devlet tarafından sağlanabilir  (Popper, 2008a: 146).

 

 

Popper’ın açık toplum ve devlet ilişkisinin siyasal alana yansıması aktif  yurttaş katılımını sağlamasıdır. Birey iletişimsel süreç ile iktidara taleplerini karşılatmanın mekanizmalarını aramalıdır. Popper’ın çalışmaları klasik liberalizme her bakımdan uyumlu olup olmadığı hakkında eleştirilmiştir. Jeremy Shearmur, Popper’ı; laissez faire’yi (sanayinin desteklenmesi) açıkça  eleştirmesi ve serbest piyasanın önemini vurgularken devletin sağladığı yasal çerçevenin gerekliliğinde de ısrar edişi gerekçeleriyle, yirminci yüzyılın son kesiminde ortaya çıkan klasik liberalizmin iyi bir savunucusu olmadığı yönüyle eleştirir (2008: 120).

 

 

Popper’ın yaklaşımında çoğu klasik liberal filozofun klasik liberalizmi desteklemek zorunda olduğunu düşündüğü yönteme, karşıt yöntem önerilir. Bu yönüyle radikaldir ve bize çekici idealler sunar. Popper’ın açık toplum idealinin amacı, olası bir totaliter eğilime karşı bizi uyarmaktadır. Bilim  ve siyaset felsefesini yanlışlanabilirlik kuramı ve eleştirel tutum üzerine kuran Popper, bilim insanının öznel inançlarından kurtulmasına bu yüzden önem vermektedir. Bilimi dahi kendisine suç ortağı yapan, çevre yanımızı kuşatan totaliterliğin zincirlerinden kurtulmanın yolu; demokrasi kurumlarını iyileştirmek için çaba harcayan sağduyulu yurttaşların, yönetimin kontrolsüz güçlerini denetlediği bir sistem olmalıdır. Nazım Hikmet de der ki, “Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak; nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”

 

 

Açık toplum  tek bir kanaat önderinin olmadığı, yurttaşların geri bildirimleriyle beslenen ve eleştiriyle gelişen, yani yönetilenlerin alınan kararları etkileyebilme yeteneğine sahip olduğu bir sistemdir. Yöneticiler taban inisiyatifine dayanmayan bir karar alsalar bile açık toplumun kodları yönetilenler, onu değiştirme kudretine muktedirlerdir. Bu duruma Popperca  yaklaştığımızda, yönetimin akıntısına yolculuk etmekten uzak, ona karşı sorular soran,  çözümde parça olmaya çalışan bireylere ihtiyaç vardır. Çünkü insan her şeyin ölçüsüdür.  Popper bizi barışçı değişiklikler için; söylemlerimizle, sorularımızla başlatacağımız eylemlere davet etmektedir. İşte bilimin başlangıcı da buradadır, sıradan şeylerin çok ciddi sorunlar barındırdığının ayrımına varmaktır. Sıradan başlangıçlar ve küçük ayarlamalar niteliksel değişikliğin, gelişimin itici gücüdür. Toplum yaşamımızda; acımasız, çirkin, saçma, haksız bir yığın iyileştirilecek şey vardır. Popper liberal açık toplum idealini ahlaki bir misyonla  gerçekleştirir ve açık toplum yurttaşlarının toplumu geliştirici gücüne pür inancı barındırır. 

 

 

Demokratik bir devlette de olması gereken, seçimden sonra da iktidarı denetleyen mekanizmaların yine halk tarafından geliştirilmesi değil midir? Popper liberalizmin  partizanlığını yapsa da bugünlerde çokça unuttuğumuz “insan değeri”ni bize yeniden hatırlatmaktadır.

 

 

 

aslıhan yardım


Kapak Görseli: Michael George Haddad

Kaynakça:

  • Bosetti, Gioncarlo, (2004), ”Karl Popper ile Marksizm, Özgürlük ve Tarihsicilik   Üzerine” , Çev. Sinan Gürtunca, Liberal Düşünce, S.33, s.55- 64. 
  • Güzel, Cemal, (1998), “Sağduyu Filozofu Popper”, Ankara: Bilim ve Sanat   Yayınları. 
  • Özalp, Ahmet, (2004), “ Bilgi ve Đktidar Đlişkisi”, Erişim:http://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:swVuJFYZ0nUJ:iibf.ogu.edu.tr/kongre/bildiriler/02- bilgi iktidar&   hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid, Erişim Tarihi: 16.03.2010 
  • Popper, Karl, (2008a), “ Açık Toplum ve Düşmanları I ”, Çev. Mete Tunçay, Ankara: Liberte Yayınları. 
  • Popper, Karl, (2008b), “Tarihsiciliğin Sefaleti”, Çev. Sabri Osman, Đstanbul: Plato   Film Yayınları. 
  • Shearmur, Jeremy, (2002), “Popper ve Klasik Liberalizm”, Çev. Recep Tapramaz,   Liberal Düşünce, S.27, s.119-12. 
  • Yay, Turan, (2009), “Bilim Felsefesi, Karl Popper, Eleştiri ve Đktisat”, Erişim: http:/yakl   asim.iibf.gazi.edu.tr/yayınlanmıs_ciltler_c20_s70.htm, Erişim: 21.03. 2010.