Farklı sanat dalları ile ilgileniyor olmanız, varlıkların özüne olan yolculuğunuzu nasıl şekillendirdi?


 

 

Yani insanın bir sözü varsa bunu yani aydınlıkta da söyleyebilir, karanlıkta da, gün ışığında da, mum ışığında da ama yani söyleyeceği söz önemlidir. Teknikler bunun aracıdırlar yani belki bir üslup her tekniğe göre farklı bir biçim almaz. Temelde olan bir biçemdir, her sanat dalında; görsel sanatlarda da bu böyledir, fonetik sanatlarda da bir biçemin aracılığıyla sanatçı kendini var eder; anlatımıyla, çizgisiyle, ezgisiyle. O nedenle değişik teknikler kullanmak belki kendi işinin, -farklı tekniklerde bir ressam olarak söylemek gerekirse- farklı tekniklerde nasıl etkiler yaratacağını görmek demektir. Çünkü her tekniğin kendine göre özellikleri vardır ve o özellikler içinde bazen bazı şeyleri daha perhiz etmek, daha durdurmak, bazı yerde mesela; gravür tekniğinde çizgi temel unsurlardan biridir. Tabii diğer tekniğin olanakları içinde de başka şeyler yapılabilir ama temelde söylüyorum. 

 

Bir desen güçlüdür, bir ufak çizgili dünyayla var edilebilir ama o çizginin yarattığı dünyaya yeni ekler getirirseniz tonlar, renkler iyi kullanırsanız çok etkili; olmazsa çizginin bile etkisi vardır. Yani her tekniğin, her malzemenin mesela; “vitrayın” renkli camdan süzülen ışıkla yarattığı mistik bir etki bunu din çok iyi kullanmıştır. Gerek kiliselerde gerek camilerde o mekânın ne kadar loş olacağı,  vitraylı pencerelerden içeri giren ışığın o mistik havaya ne kadar destek olup olmayacağını hep,   mekânı oluşturan mimarlar düşünürler. O yüzden mekâna göre renk, ışık, biçim bütün bunlar tartışılabilir. Sadece biçemi zenginleştirir, anlatımı zenginleştirir yani o anlam zenginleştikçe sanatçı da yeniden var oluyor demektir ama asıl amaç zenginliktir, anlatımda zenginliktir.