Golan Tepeleri


Golan Tepeleri en basit anlatımıyla hukuken Suriye Arap Cumhuriyeti’ne, fiilen İsrail’e ait bir bölge. Haritaya baktığımız zaman Suriye’ye ait görünüyor. Uluslararası antlaşmalarda da Golan Tepeleri Suriye’ye bırakılmış bir toprak parçası. Fakat Golan Tepeleri, Suriye’deki herhangi bir dağlık, tepelik arazi değil. Yaklaşık 1860 m2’lik bir alanı kaplayan bu bölge 1967 yılından beri İsrail işgali altında. 1981 yılında İsrail tarafından tamamen ilhak edildiği ilan edilen Golan Tepeleri, Birleşmiş Milletler tarafından Suriye’ye ait ve İsrail işgali altındaki toprak parçası olarak tanımlanıyor. Buna rağmen 25 Mart 2019 tarihinde bölgenin İsrail’e ait olduğu ABD tarafından kabul edildi. Dahası İsrail hükümeti bölgeye açacağı yeni Yahudi yerleşim birimlerinden birine ABD başkanı Trump’ın ismini verdi.

 

 

 

Peki Golan tepeleri neden bu kadar önemli? Her şeyden önce İsrail su ihtiyacının üçte birini buradan karşılıyor ayrıca bölge etrafına göre yüksek bir konumda olmasından ötürü olası bir savaşta İsrail’e çok büyük bir avantaj sağlıyor. Tepeler Suriye’nin başkenti Şam’a sadece 60 kilometre uzaklıkta ve tepelerin en yüksek noktasından Suriye’nin başkenti oldukça rahat gözlemlenebiliyor. Golan Tepeleri’ne konuşlanmak, 1973 Yom Kippur savaşında olduğu gibi bölgeyi kontrol etmek anlamına geliyor. İsrail bu şekilde ülkenin kuzeybatısından gelebilecek bütün Arap saldırılarına karşı avantajlı pozisyonunu koruyor. Golan Tepeleri’nde İsrail işgalinden önce nüfus çoğunluğunu Sünni Araplar oluşturuyordu. Bunun dışında bölgede başta dürziler olmak üzere çeşitli etnik ve dini gruplar da yaşamaktaydı. Ancak İsrail işgalinden sonra Sünni Araplar’ın çok büyük bir kısmı bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. İsrail’İn gelişiyle bölgede Yahudi yerleşim birimleri kurulmaya başlandı ve nüfus Suriyelilerin aleyhine gelişti. Fakat özellikle Dürziler bölgeyi terk etmemekte oldukça inatçı davrandılar. Bugün Golan Tepeleri’nde yaklaşık 25.000 Suriye kökenli Dürzi ile 20.000 civarı Yahudi yerleşimci yaşıyor. Her ne kadar bölgedeki Dürzilere İsrail tarafından vatandaşlık sunulmuş olsa da Dürzilerin önemli bir kısmı Suriye’yi destekledikleri için vatandaşlık teklifini kabul etmiyorlar. Genel olarak özel bir statüde yaşıyorlar. Ancak İsrail vatandaşlığını kabul eden, İsrail ordusunda asker, polis olan hatta İsrail Parlamentosu’nda milletvekilliği yapan Dürziler’de var fakat genel eğilim Suriye’ye dönük.

 

Dürziler


Dürzilik, 11.Yüzyılda ortaya çıkmış ezoterik bir inanç. Şii Mezhebi’nin İsmailiye koluna ait. Ancak gerek Sünniliğin ve gerekse Şia’nın geleneksel yapısına göre oldukça radikal bir heterodoks İslam yorumu ortaya koymuş, farklı bir inanç. Dürziler altıncı Fatimi halifesi EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh’ın tanrı olduğuna inanıyorlar. Reenkarnasyona inanıyorlar ve İslam’ın geleneksel ibadet anlayışını kabul etmiyorlar. Bildiğimiz anlamda namaz kılmak, vb. ibadetler yok mesela Dürziler’de. Kendi içlerinde evlilik yapıları, ibadetleri, inanç kıstasları ve kuralları var. Bu sebeplerden ötürü Dürzilik birçok ezoterik inanış gibi bulunduğu bölgedeki hakim unsurlar tarafından baskılanmış, izole olmaya zorlanmıştır. İslam’ın geleneksel anlayışlarına mensup topluluklar tarafından iftiralarla anılmıştır. Bu iftiraların en meşhuru, ülkemizde de alevilere atılan mum söndü iftirasıdır ki bu iftira Ortadoğu’da bütün dışa kapalı inanışlara bölge halkları tarafından itham edilmiştir. İşte ışıklar kapanır, insanlar bir araya gelir ve karışık bir şekilde, kan bağı ayrımı da yapmaksızın cinsel ilişkiye girerler. Bu iftiralar nedeniyle günümüzde hala dürzü kelimesi hakaret olarak kullanılmaktadır.

 

 

 

Dürzilerin bizi ilgilendiren bir diğer özelliği de bugünkü liderlerinin etimolojik olarak Türkçe soy isimler taşımalarıdır. Dürzi toplumuna yön veren 6 feodal aileden en büyük ikisinin adı Canbulat ve Aslan ailesidir. Bu ailelerden çeşitli politikacılar Lübnan, Suriye, İsrail gibi ülkelerde siyasetçilik yapmıştır. Bunların arasında Lübnan Ulusal Hareketi’nin lideri Kemal Canbulat gibi kişiler vardır. Hatta Osmanlı döneminde Dürzi’ler arasından Nasib Canbulat gibi paşalar da çıkmıştı. Dürziler, Osmanlı inanç sisteminde neredeyse gayrimüslimlerden daha radikal bir noktada kalıyor olmalarına rağmen siyasi güçleri ve örgütlenme başarıları sayesinde yarı-özerk bir pozisyonda varlıklarını sürdürdüler.

 

Düğün


Genellikle iki insanın hayatlarına evlilik kurumu altında devam etme kararı vermelerinden veya erkek çocukları sünnet edildikten sonra yapılan bir eğlence türü. Bazen ailelerin, bazen arkadaş gruplarının katılımıyla, bazen üç beş kişi arasında, bazen 40 gün 40 gece, bazen sadece Kur’an eşliğinde, bazense bir konser tadında yapılır. İnsanlar bu iş için ciddi paralar harcarlar. Özellikle ülkemizde maalesef düğün yapmak büyük bir prestij meselesi haline gelmiştir. İnsanlar düğünlerini birbirleriyle kıyaslamakta, apansız bir yarışın içerisinde debelenmektedir. Hatta bu düğünlerde her geçen gün yeni yeni trendler ortaya çıkmakta. Su altında nikah töreni yapılmakta, gelin ve damat sahneye kayıklarla çıkmaktadır. Düğünlerimizin özellikle ülkemizdeki temel özelliği, erkeğin kendisini prens kadının da prenses gibi hissetmesidir. Öyle ki kadınlarımız evliliğin kendisi için değil gelin olmak için göze almaktadır bu apansız yarışı. Herkes en havalı gelin olmak için inanılmaz bir mücadele vermekte ve bunun sonunda evliliğin uzun bir dönemi düğün borçlarıyla mücadele ederek geçmektedir.

 

Golan Tepeleri’nde Dürzi Düğünü


Muhtemelen 90’lı yıllarda yaşanmış ilginç bir düğün. Diğer videolardan da anladığımız kadarıyla bir kereye mahsus bir olay değil. Ara ara yaşanıyor. Ara ara İsrail ve Suriye hukuken savaş halinde olmalarına rağmen bu olaya izin vermek zorunda kalıyor. 6 Dürzi kadının özel izinle evlenebilmek için İsrail sınırını geçmesine izin verilmiş. Bir tarafta İsrail, bir tarafta Suriye arada Birleşmiş Milletler gözlem noktası. Bir tarafta birbirine hasret kalmış akrabalar, birbirlerine kavuşmayı bekleyen eşler. 90’ların takım elbiseleriyle genç Dürzi delikanlıları. Bir yanda bembeyaz gelinlikleriyle Orta Doğu’nun cefakar kadınları. Kurulacak olan yuvanın hayali ve bitmek bilmeyen savaş ihtimali. Gelecekte hangi ülkenin vatandaşı olacağını dahi bilmeksizin, politikanın bütün olumsuz gidişatına rağmen, giderek büyüyen kaosa rağmen; hayatın olağan akışına en uygun şeyi, Aşk’ı gördüğümüz bir düğün! Bir gelin alma töreni, bir kavuşma anı, belki de bir isyan aynı zamanda. Son zamanlarda gördüğüm en güzel düğün ve farklı zamanlarda yaşanmış benzer Golan sınır düğünleri. Youtube’da keşfettiğim en enteresan video. AP arşivlerinin sponsorluğunda, Golan Tepeleri’nde Dürzi Düğünü! İyi Seyirler: 


  • Kapak Resmi: Mariana Tomaselli