Önemli akademik çalışmalarda bulunmuş, çokça atıf almış bir
akademisyen olarak sizce üniversitelerdeki öğretmenciliğin araştırmacılığa evrimi nasıl gerçekleştirilebilir?


 

 

Üniversitelerdeki öğretmenlik araştırmacılığa evrildi, yani Humboldt Üniversitesi ile evrildi. Ama maalesef, araştırma üniversitesinin başlangıcından bahsediyorum, maalesef Türk üniversiteleri bu dalgayı tam olarak yakalayamadılar. 

 

Ülkemizde ders saatleri çok fazla ve akademisyenin esas işinin nakil olduğu düşünülüyor. Halbuki esas işi araştırmadır. Akademisyen yazardır. Bu bir kültür meselesi, ülkede az üniversite varken benim dönemimde işte 15 tane falan üniversite vardı, daha bir gerçek akademisyenler vardı ortada ama sayılar 205’e çıkınca öğretmenler doldu üniversitelere. Var hâlâ gerçek akademisyenler.

 

Yani, “H-İndeks” dedin, araştırmayı biliyorsun, demek ki yani. Araştırırsan bulursun gerçekten dünya çapında akademisyenlerimiz var ama sayıları ve oran pek o kadar yüksek değil.

 

Bir öğretme makinesine çevrildi üniversiteler; aşırı arttırılan kapasite nedeniyle devlet üniversitelerinde, vakıflarda da bir para kazanma hırsıyla. Maalesef akademisyenler öğretmene çevrildi.

 

Geri gidiş için çok ümitli değilim açıkçası. Ciddi bir sallanma geçirmesi gerekiyor, bir krizden geçmesi gerekiyor sektörün. Bütün dünyadaki yüksek öğrenim sektörü krizden geçiyor dolayısıyla onunla beraber belki Türkiye’de de bazı şeyler değişir.