Ülkemizdeki liyakat eksikliğinin başlıca sebepleri ve çözümleri nelerdir?
Yaşamın sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için hangi ortamda olursa olsun liyakatın bir değer olarak işlemesi lazım. Yaşamın hangi yönünü ele alırsan al, yani bu meslekler olabilir, insan ilişkileri olabilir, değişik yönler olabilir… Spor alanı olabilir, müzik alanı olabilir, sanat alanı olabilir, yazarlık olabilir, doktorluk, polislik, askerlik… Hangi alanı alırsan al, bazı insanlar diğerlerinden daha iyi. Basket… Bazı insanlar diğerlerinden daha iyi. Müzik… Bazı insanlar daha iyi. Yazarlık… Bazı insanlar daha iyi. Hangi alanı alırsan al. İyi olanın iyi olduğunu nasıl anlıyorsun? O konuda doğru kararlar veriyor, doğru üretim yapıyor, daha fazla yapıyor ve iyi yönetiyor. Her neyse. Alkışlıyorsun. Şimdi, sen bunu bir değer olarak gördüğün zaman, o zaman doğru insanı ödüllendirmiş oluyorsun ve herkes onu görüyor. Böylelikle bir değerler sistemi oluşmaya başlıyor. Çocuk bakıyor, diyor ki “Ben baskete yönelirsem, yeteneğim var. Hakikaten şunları şunları yapıyorum. Ben o zaman takıma girerim oradan bilmem ne olurum. Oradan bilmem ne…” Böyle gittiği zaman liyakat bir değer olarak işliyor diyelim. Ama “Yok oğlum olmaz.” diyorlar “Senin amcan şu partiden değil. Mümkün değil, almazlar.” Hadi! Önü tıkandı. Ondan dolayı böyle alınanların maç yaptığı bir yerde gayet tabii hiçbir zaman bir basket değeri kendisini göstermeyecektir.
Bununla ilgili bir anım var. Bir televizyon stüdyosundan çıkıyorum. “Hocam taksi çağıralım.” dediler. Çağırdılar, bindim taksiye. İşte bindirenler “Hocam mocam…” falan diyor. Taksi şoförü de böyle bakıyor. “Siz profesör müsünüz ya?” dedi. “Evet.” dedim. “Neyin profesörüsünüz?” dedi. “Niye soruyorsun?” dedim. “Ya benim yeğenim Biyokimya alanında asistan olmak istiyor.” dedi “Demişler ki senin tanıdığın olması lazım, tanıdığın olmazsa mümkün değil asistan olamazsın. Tanıdığın var mı?” “Siz tanıdık olur musunuz ona asistan olabilmesi için?” Şimdi gel sen o üniversitenin geleceğinden hayır bekle. Bugün toplumda o kadar yaygın ki, kimleri tanıyorsun güçlüler çerçevesinde ancak o şekilde bir yere geçebiliyorsun. Şimdi şunu da görebiliyorum, yani yönetim de diyor ki “Ya FETÖ’cüyse?” “Ya altımı oyarsa?” Görebiliyor musun nasıl güven konusu işin içerisine giriyor. Onun için “Bizim aşiretten birisi olsun, ona güvenirim ben.” durumu oluyor. Hepsi birbirine bağlı oluyor böyle. Ve düşündüm. Yani motivasyon yapısını düşün. Üniversitedeki bir öğrenci “Mezun olduğum zaman kimin desteği ile, kimin tanıdığı ile nereye müracaat edeceğim? Nasıl iş bulacağım?” diye mi araştırma içinde olacak veyahut da alabileceği en iyi eğitimi alıp liyakatla müracaat etme meselesi mi olacak?
Liyakat kendiliğinden bir hiyerarşi oluşturur ve tepedeki insana saygı duyulur. Çünkü hak etmiştir. Bu marangoz olsun, muslukçu olsun, ayakkabı tamircisi olsun, araba tamircisi olsun, doktor olsun, hangi meslekte olursa olsun eğer liyakat işliyorsa insanlar mutlaka saygı duyar. Ona daha çok para vererek iş yaptırır. Çünkü eninde sonunda o kârlı çıkar. Ama liyakat bir değer olarak işlemiyorsa o zaman… Çok basit.
Doğanın işleyiş tarzı belirli algoritmalarla oluyor. Tamam mı? Bu algoritmaları çözdüğün zaman fizikte, biyolojide, psikolojide, ekonomide teoriler kuruyorsun, kurallar kuruyorsun ve kanun haline geçiyor onlar. Suyun akması, taşın düşmesi ve etkileşimler… Algoritmalarını keşfettiğin zaman ifade edebiliyorsun. Liyakat sahibi insan işte bunları keşfetmiş, uygulayan insan demektir. Liyakatten uzaklaştığın zaman, o zaman sen dere yatağına ev inşa ediyorsun. O zaman da çöküyorsun. Deprem bölgesine depremden korunamayacak türden evler inşa ediyorsun. O zaman telef oluyorsun. Eğitimde de aynı şey oluyor, ekonomide de aynı şey oluyor. Ondan dolayı kaybetmeye, mahvetmeye, yok olmaya mahkumsun. Neden? Çünkü doğru yapanlar var. Onlar sürekli güçleniyor. Bir toplumda bir tek şirket senin devletinin 3, 4, 5 misli üstün bütçede. Bu bir gerçek. Bu bir gerçek! Bunu nasıl izah edeceksin? Bunu eğer görmezden gelirsen 300 yıl sonra seni öyle bir sömürmüş olurlar ki aslında burada doğup büyümüş bütün yetenekli gençler gidip o sistemin parçası olarak oraya yerleşir. Senin de bitmiş posan kalır. Posan kalır. O bakımdan yok olur gidersin.
Çok açık seçik. Liyakat bütün değerlerin uygun çalıştığının göstergesidir. Hakkaniyetin temelidir.