Bugün insanlık adına üzücü bir gün. Çünkü önemli bir entelektüel hazinemizi yitirdik. Fakat aynı zamanda Flaps Club olarak bu çok değerli insanla tanışmaktan, fikir dünyasını ve çalışmalarını konu alan kalıcı bir röportaj yapmaktan ötürü gurur duyduğumuz bir gün. 

 

Gelin, sizleri onun vefatından bir sene öncesine, 2020 senesinin başlarına götürelim ve kendisiyle olan öykümüzü anlatalım.




2019 YGA Zirvesi’ne katılan katılımcılardan bir tanesi de kulüp üyelerimizden Yusuf İkbal Aldemir’di. Kendisiyle kulübe katılımının biraz sonrasında Flapstars konseptimizin röportörlüğünü üstlenmesi için hemfikir olduğumuzda artık o da attığı her adımında ve gittiği her etkinliğinde Flapstar olabilecek insanlarla kulübü tanıştırıp onlardan röportaj için randevu talep ediyordu. YGA Zirvesi’nde de bu görevini yerine getirebilmek adına gözüne kestirdiği isimlerle tanışmak ve kulübü tanıştırmak için fırsat kolluyorken en ön sırada oturan Doğan Cüceloğlu’nu gördüğünde gözleri parladı ve artık sahnedeki konuşmacıların ne diyeceğinden çok aranın ne zaman geleceğini kollayan Yusuf, ilk arada Doğan Hoca’nın karşısına çıktı ve Flaps Club’tan bahsetti.

Doğan Hoca, hikayemizin ve vizyonumuzun bir parçası olmaktan onur duyacağını ve asistanıyla iletişime geçtiğimiz takdirde bir röportaj yapabileceğimizi söyledikten 15 dakika sonra çalan telefonumla ben de heyecanla bu büyük isimle tanışmaya dair sabırsızlanmaya başladım.

Sonraki hafta hemen asistanıyla iletişime geçip bir randevu ayarladık ve hazırlıkları yapmaya başladık.

Doğan Cüceloğlu bizim 18. Flapstarımız olacaktı fakat neredeyse hiçbir Flapstar’da zorlanmadığımız kadar içeriğe ve konuya boğulmuştuk. Elbette daha önce kitaplarını okumuşluğumuz ve videolarını izlemişliğimiz vardı fakat derinlere indiğimizde ne kadar da üretken bir insan olduğuna şaşarak, kitaplarını edinmeye ve videolarını izlemeye başladık.

Söylemediği sözlerini, anlatmadığı hikayelerini bizim aracılığımızla geleceğe aktarmasını sağlamak ve ne söyleyip ne söylemediğini bulmak adına epey bir süre soru hazırlamakla uğraştık. Sonunda ortaya çıkan soruların hepsi, daha önce pek de rastlamadığımız türden sorulardı. Tabi bazı soruları da hocayı dinlemeyen ve bizim aracılığımızla keşfeden kişilere karşı sorumluluğumuzdan ötürü, en bilinen konulardan seçtik.

Pillerimizi şarj ettik, kameralarımızı çantamıza doldurduk ve sırtımıza 64 GB SD kartları yüklenip Etiler’deki ofisine doğru yola çıktık.

Yeşillikler içerisindeki bir sitenin bir bloğundaki zemin katta bulunan ofisine yürümek bile, biraz sonra yaşayacağımız eşsiz deneyime bizi hazırlıyor gibiydi. Kapıyı çaldık ve içeriye ağır adımlarla girdik. Hoca bizi eşinin çalışma odasındaki toplantı masasında bekliyordu.

Sıcacık bir merhaba ile karşılanmanın ve son haftalarımızda zihnimizde en çok yer ayırdığımız isimle karşı karşıya olmanın verdiği hazzı Yusuf da ben de kısa süreli bir bakışmayla birbirimizin yüzünden anlıyorduk.

Daha önce birçok kez kulübün hikayesini anlatmıştık ama Doğan Hoca kadar iyi dinleyen ve anlamaya çalışan bir başka isim daha olmamıştı. Her bir aşamasındaki zorlukları nasıl aştığımızı ve ileride neler yapacağımızı merak edip sorması bile o an aramızda kurulan bağı gittikçe güçlendiriyordu.

Doğan Hoca ekran karşısında çok kez bulunduğu için bize de olabildiğince istediğimiz açıları ve ışığı sağlamak adına yardımcı oldu. Röportaj sırasında arkasında bulunan kitaplarını düzenledi, kendine aynada son bir kez daha baktı ve “Hadi çocuklar başlayalım” dedi.

Röportajın nasıl geçtiğini zaten izleyenler, dinleyenler ve okuyanlar bilecektir, o kısmı atlıyorum ama atlayamacağım bir şey varsa, o da Doğan Hoca’nın bu denli uzun bir röportaja rağmen bir kez olsun yorgunluk göstermediğine dair olan şaşkınlığımızdır.

Röportajı tamamladığımızda o an orada bulunmanın eşsiz mutluluğunu ve onurunu yaşarken bir yanda da böylesine tarihi bir ismi Flaps Club’da ağırlamanın ve sizlere ulaştırmanın gururunu yaşıyorduk.

Röportajın ardından bir süre daha hayattan, hayallerimizden ve Doğan Hoca’nın hayatından konuştuk. Ardından yanımızda getirdiğimiz kitaplarını imzaladı ve bize henüz elimizde olmayan ve mutlak surette okumamızı tavsiye ettiği kitaplarını hediye etti.

Biraz sonra anı olarak Yusuf da ben de birer hatıra fotoğrafı çektirdik.

Doğan Hoca’ya dair en özel anımız aslında gitmeden bize yönelttiği: “Sizin için bir şey yapabilirsem mutlaka bana söyleyin, elimden geleni yaparım” deyişi üzerine biraz cüretkâr ve biraz da spontane olarak: “Hocam, İlber Ortaylı ile bir türlü röportaj ayarlayamadık, sizin dostluğunuzdan haberdarız, bize bu konuda aracılık eder misiniz?” sorumuza “Şimdi yayınevini arıyorum, bakalım onlar bir şeyler yapabilirler mi?” diyerek gözümüzün önünde telefonunu çıkarması ve yayınevini aramasıdır.

Yayınevinden açılan telefonda hoca durumu anlatırken bizi tarif etti ve “Kusura bakmayın çocuklar, adınız neydi?” diye sorunca “Flaps Club” diyerek hatırlattığımızda yayınevindeki sorumlunun: “Evet, onları biz de takip ediyoruz ve daha önce bizimle de iletişime geçmişlerdi ancak İlber Hoca’yla onların röportajı uzun ve detaylı olacağı için hocanın geniş bir zamanında onlarla iletişime geçeceğiz” ifadelerinden sonra Doğan Hoca bize dair övgü dolu sözlerini yineleyerek bu röportajın mutlaka yapılmasını rica etti.

Aradan geçen aylara rağmen röportaja dair henüz bir dönüş alamadık ama Doğan Hoca’nın o gün bizim için anında bir şeyler yapması gerçekten unutulmaz bir deneyimdi.

Maalesef bugün 83 yaşında Doğan Cüceloğlu aramızdan ayrıldı. Haberini öğle saatlerinde aldığımda çok büyük bir üzüntü ve çok küçük bir mutluluk duydum; üzüldüm çünkü bugün bu topraklardaki en önemli psikologlardan öte yaşamış en farklı düşünürlerden birini yitirmiştik ve mutlu oldum çünkü onu vefatından bir yıl önceki şubat ayında tanımış ve Flaps Club aracılığıyla Yusuf ile sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşamıştık.

“Bildiklerimizi Fark Ettiren Bir Psikolog” olarak adlandırdığımız serinin bugün ne kadar da doğru bir isimlendirme olduğunu ölümünün akşamında çok daha iyi anlıyorum. Bize ölümüyle de çok şeyi fark ettiren o güzel insana kulüp olarak minnettarız.

Teşekkürler Doğan Cüceloğlu