Bize tavsiye edebileceğiniz belgeseller var mı?
Var. Krakatoa: The Last Days. Onu herkesin seyretmesi lazım. İnanılmaz bir belgesel! Ve dokümantasyon müthiş. Planet Dinosaur. Kim sunuyor biliyor musun? John Hurt. Yani John Hurt’ün sesinden bütün dinozorların şeyini görüyorsun. İlk günden 65 milyon yıl önce göktaşı düşene kadar. O şahanedir. Çok güzeldir. Mesela Discovery Channel’ın çok güzel şeyleri vardır. Hubble’ın Hayatı bilmem ne falan ama bunu mutlaka seyretmelisin diye yani… Aklıma bir üçüncü gelmiyor yani. O kadar muhteşem bir şey gelmiyor aklıma.
Film geliyor da, mesela Alexander filmi çok güzel yapılmıştır. Büyük İskender. Şahane bir filmdi. Neredeyse dokümanter gibiydi. Sonra Deha, Einstein’ın hayatı. Şahaneydi. Bir tane filmi var. O da adeta dokümanter. L’enfant Sauvage. François Truffaut’nun çevirdiği. Kendi de oynuyor. O tam dokümanter adeta. Yani biliyorsunuz Aveyron’da bir çocuk bulunuyor 12 yaşlarında. Bu çocuk vahşi. Doğumundan kısa bir süre ormanda bırakılmış. Orada büyümüş. Konuşmayı bilmiyor. Hiçbir şeyi bilmiyor. Bunu buluyorlar. Getiriyorlar Paris’e. En sonunda diyorlar ki bu herhalde geri zekalı. 18. yüzyılın sonunda oluyor bu. Ondan sonra diyorlar belki sağır-dilsizdir. Sağırlar-dilsizler okuluna götürüyorlar. Orada Itard diye bir doktor var. Diyor ki ben bakayım müsaade eder misiniz? Alıyor çocuğu. Fransız hükümeti de buna belli bir para veriyor bakıcı tutsun diye. Bu çocuğa konuşma öğretmek, cemiyete alıştırmak falan bunu yapıyor ve her akşam not tutuyor. Bu film Itard’ın kitabından yapılmış. Böyle bir kitap var, gerçek bir böyle adam var. Ve François Truffaut, Itard’ı oynuyor. O mesela beni çok etkilemişti. Çok şahane bir filmdi o.
Buna benzer bir film daha… Bir tane daha vardı böyle bir film. Adeta bir dokümanter. Şahaneydi. Close Encounters of The Third Kind. Orada da Truffaut vardı. Hatırlıyor musunuz işte uzaydan geliyor bilmem ne. Müthişti yani. O çok güzeldi. Şahaneydi yani. Ama o dokümanter değil. O bayağı bir film yani ama uzaydan birileri gelirse ne etki yapar? O çok güzel yapılmıştı. Çok hoşuma gittiydi o. Ama mesela filmlere Star Trek’i ilave edeyim. Hepsi. Herkese tavsiye ederim.
Peki diyeceksin Star Wars’u tavsiye etmez misin? Hayır etmem. Çünkü saçma sapan bir din var onun içinde. Yok işte Force’a güven. Aptalca bir şey o.
Garip şövalyeler bilmem neler falan. O salakça bir şey. Ama Star Trek öyle değil. Star Trek şahane yani benim bilim adamı olmama Star Trek sebep olmuştur. Ben ortaokuldayken Star Trek televizyonda gösterilirdi TRT televizyonunda. Uzay Yolu diye. Hiç kaçırmazdım. Bilhassa Spock. Leonard Nimoy. Yani çok da üzülüyorum. Tanışamadan öldü Leonard Nimoy. Onun kitabı var bende. Birinci kitabı I Am Not Spock. Çünkü herkes Spock diye bakıyor ona. Fakat ikinci kitabı I Am Spock. Çok tavsiye ederim onları okuyun. Şahane. Bu seriler nasıl yapıldı? Ne mesajlar verilmek istendi? İşaret nereden geliyor? (Spock’un yaptığı el işaretinden bahsediliyor) Rusya’daki hahamların yaptığı bir işaretmiş. Yahudi çünkü.