Eleştirmen kimdir? Ne yapar?


 

Şimdi eleştirmenin aslında birkaç görevi bir arada yapması gerekir. Dünyada belki eleştirmen daha özgürdür. Çünkü edebiyat tarihleri vardır, monografiler vardır; onlardan yararlanarak yapabilir. Ama bizde monografi yazarları için çok yok. Onun için de bir edebiyat tarihi yazmanız için ilk kaynaklara erişmeniz gerekiyor. Bu da her zaman mümkün olmuyor bizde.

 

Eleştirmen aslında bir ölçütler toplamını, kriterler toplamını kendinde barındıran bir yaratıktır, diyeyim, bir kişidir. Analitik çalışma yapması gereken bir yazardır. Çünkü en basit… Güzel bir insanı görüyorsunuz, anlatıyorsunuz. “Kaşı şöyle, gözü böyle, boyu böyle, endamı böyle” diyorsunuz. Birisi diyor ki “Bu koşullar, bu verilen izahat, bölümler benim güzellik, estetik anlayışıma uymuyor.” Onun için de eleştirmen aslında pasif değil, edilgin değil; eleştirmenin etkin bir rolü var. Ama okurun da edilgin olmaması lazım.

 

Ben şu tür eleştiriye çok karşıyım: “Okumayın ya böyle bir kitabı. Hiçbir şeye benzemiyor bu roman, hiçbir şeye benzemiyor bu şiir!” Hayır. Ben onu parçalayarak analizini anlatırım, karşıdaki… Bir övü vardır Ataol’un… Ataol’un bir şiiri için yazmışlar. Ben bu tür bir şiiri beğenen, bu tür şiiri iyi şiir ilkeleri arasında söyleyen biri değilim. Ama kendi ekseninde, kendi türünde çok iyi bir şiir.

 

Aslında genel estetik kuramları kitaplardan çıkmıştır, yazarlardan çıkmıştır. Ama o estetik kuramı sizin bu kuramla bağdaşmayan, uzak olan birine uygulamanız çok garip bir uygulama olur. Yani standart bir çalışmadır. Şimdi…  Mesela Hillman’ın bir kitabı var işte psikolojik eleştiri, efendim, Marksist eleştiri, Kant eleştirisi filan… Ama onu yazan, onu benimseyen birini o kurallar içinde inceleyeceksiniz. Ama şimdi savaş zamanında İtalya’da olan, İtalya’daki hareketi savunan Ezra Pound’a bir Marksist eleştiri yaklaşımı olursa, sıfır, hiçbir şeyi olmaz. Nazım’a da öbürünü yapacaksınız. O bakımdan eleştirmenin herkes için genel ölçütleri vardır ama herkes için de yeniden ölçüt yapmak zorundadır. Aynı Sisifos efsanesi gibi. Çıkartıyor ama taş düşüyor, bir daha çıkartıyor. Sizin de kurduğunuz bir ölçüler toplamının öbüründe hiçbir rolü olmayabilir. Öyle düşünüyorum eleştirmen için.