Kurucu başkanı olduğunuz Bilim Akademisi’nin hikayesi, amaçları, vizyonu nedir?

Bilim Akademisi 2011 yılının sonunda kuruldu. Neden kuruldu? Çünkü 2011 yılı içerisinde hükümet, bir Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin yapısını değiştirdi.


O tarihten itibaren Türkiye Bilimler Akademisi üyelerinin kendi meslektaşları tarafından liyakat bazında seçilmesi esasından vazgeçilip hükümete bağlı kurumlar tarafından atanmaları usulü getirildi.


Nereye kadar, üyelerin üçte ikisi bu şekilde atamış üyelerden oluştuktan sonra ancak geri kalanların bu atananlar tarafından seçilmesi. 

 

Şimdi bu Dünya’nın modern ülkelerinde başarılı akademiler var. O akademilerin bütün ilkelerine varlık biçimlerine aykırı bir şey. Çünkü akademi demek kendi dalında öne çıkmış bilim insanlarının bir araya geldiği ve bunların kim olduğunu kim iyi bir sosyologdur iyi bir doktor iyi bir fizikçidir buna kim karar verir, buna hiçbir hükümet karar veremez. Hiçbir bürokrasi bilimle ilgili bir bürokrasi bile olsa karar veremez.

 

Buna o meslekteki diğer uzmanlar karar verir ve bu hassas ve bağımsız bir süreç olmalı. Bu müdahalenin yapılması ile Türkiye Bilimler Akademisi bir bağımsız, hatta bir akademi olma niteliğini bizce kaybetti. O tarihte Türkiye Bilimler Akademisi’nin 82 tane asli üyesi vardı. Bu Kanun Hükmünde Kararname karşısında 82‘nin 52‘si istifa etti ve içimizden bir grup da bir ülkede gelişmiş bir modern bir toplumda bilimin önemli gerektiği görüşüyle ve bilimsel standartlar açısından da yüksek standartlı bir bağımsız akademin olmasının da gerekli olduğu düşüncesiyle bir akademi kurduk. 

 

Şimdi TÜBA bir kamu kuruluşu, kamu bütçesinden destekli bir kuruluş ama bu duruma gelince TÜBA o zaman bizim seçeneğimiz bir sivil toplum kuruluşu olarak ortaya çıkmaktı. 2011 yaz ayları başında bu Kanun Hükmünde Kararname ilk versiyonu çıktı. Biz hemen hazırlıklara başladık, bir yandan onun geçmesini engellemek için o zamanki yetkililer nezdinde çok çaba da harcandı fakat ikna edilemediler. O çaba içerisinde Dünya’nın önde gelen bilim insanları, akademileri Türkiye’nin o dönemki Cumhurbaşkanına, Başbakana mektuplar yazdılar falan filan ama Kanun Hükmünde Kararname gerçekleştiği, onaylandığı zaman biz de kuruluşu tamamlamış, tamamlamaya hazırdık. 

 

25 Kasım 2011’de kurulduk. Demek ki kuruluş hikayesi icabı bizim amacımız bilimi ve bilimde yüksek standartları temsil edecek, kendi kariyerlerinde bu standartları sağlamış insanlardan oluşan, kendi üyelerini kendisi bağımsız olarak seçen bir akademi oluşturmak ve bu şekilde vizyonumuzda bunu geliştirmek ve bu bir akademinin kamuoyuna karşı da bir takım sorumlulukları var. Yani bilim nedir, nasıl bir şeydir; bunu kamuoyuna, gençlere anlatmak bizim çok önemsediğimiz bir şey. Bilimsel araştırma yapmak isteyen, bunu kariyer olarak seçmek isteyen genç insanların bunun Türkiye’de yapılabilir olduğuna, yapanların teşvik edilmesine öncelik tanıdık. İşte o da bizim 2011 sonunda kurulduk, 2013’te BAGEP dediğimiz genç bilim insanları araştırma desteği programıyla başladı. Çünkü bu bir ödül ama aynı zamanda burs gibi bir destek yani ödül olarak onlara para veya plaket vermiyoruz; araştırmaları için kullanacakları ve serbestçe, çok ayrıntılı bürokratik hesap vermelerden bağımsız; çünkü onlara itimad ediyoruz, serbest kullanacakları bir para veriyoruz. Yaptığımız önemli işler de bunlar.

 

Bir şey daha ekleyeyim Türkiye’deki mevcut Kanun Hükmünde Kararname değişir, kamunun desteklediği akademi yeniden kendi üyelerini kendi uzmanları ile seçer duruma gelse bile; bağımsız, sadece sivil toplum tarafından desteklenen bir bağımsız akademinin varlığının iyi olduğunu düşünüyoruz. Yani biz o şartlarda TÜBA’nın alternatifiyiz, kendimizi kapatalım demeyeceğiz. Çünkü deneyerek de gördük ki hem bir ilgi var toplumda, hem de sivil toplum kanadından bize epeyce bir destek de geldi bağımsız sivil toplum kurumu olarak ama çok ciddi standartlara sahip bir akademinin ülke için yararlı olduğunu düşünüyoruz. 

 

Bizim bilim akademimiz kuruluşundan sonra akademilerin, bilim kuruluşlarının uluslararası federatif örgütlenmeleri vardır, oralara üye olmak için başvurdu. ALLEA Avrupa Akademiler Birliği’ne önce associate sonra tam üye olarak kabul edildik ve orada ciddi şekilde katılımcı aktif bir üyeyiz yani onların değişik uzmanlık alanlarındaki çalışma gruplarına falan bizim bir uzmanımız varsa kendi bünyemizde Türkiye’den onları teklif ediyoruz, birçok çalışmalara katılıyoruz, o çalışmaların sonuçlarını elimizden geldiği kadar Türkiye’de duyurmaya çalışıyoruz, ALLEA’nın üyesiyiz Avrupa Akademiler Birliği’nin. Dün aldığımız iyi bir haber de, bilim kurumlarının bütün dünya çapındaki en büyük şemsiye organizasyonu olan ISC, İnternational Science Council, Uluslararası Bilim Konseyi diyelim oraya da üye olarak kabul edildik.