Sosyal katılımın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sosyal katılım demek, halkın iş yapması demek. Senin halkın bin senedir buna alışkın değil. Devlet iş yapsın, biz istifade edelim, bakalım. Devlet babadır. Bize baksın. Hep bu kafayla yaşamışlar. Değil mi? Padişah efendimiz orada, bir rahatsız. Benim dedem anlatırdı. I. Dünya Savaşı’nda bunlar asker. Savaş bitiyor. Bir de duyuyorlar ki padişah ve halife esirdir. Dedem diyor ki “Dünya yıkıldı zannettik.”. Olabilecek bir şey değil yani. “Hep bilirdik, işte Balkan Harbinde biraz toprak kaybedildi ama padişahın esir olması, Atatürk uyandırdı bizi en sonunda.” diyor. “Ulan o da insan nihayetinde.” diyor. Dolayısıyla böyle bir gelenek yok bizim toplumumuzda.
Bize benzeyen bir sürü toplum var. Bunlar hep birilerinin ağzına bakmışlar. Kendi başlarına iş yapmamışlar. Dolayısıyla kendi başlarına iş yapmadıkları takdirde de bunu öğrenemezler. Şimdi kendi başlarına nasıl iş yaptıracaksın? Çok kötü bir şey bu ama adamın canının yanması lazım.
Avrupa’da biliyorsunuz din savaşları, bilmem ne, Fransız İhtilali. Bunlar ne kadar kanlı, feci olaylardır. Ama bunlardan geçe geçe Avrupalı, -o da yüzde yüz değil- çözümün kendisinde olduğunu öğrenmiş. O devlette, bu devlette, bilmem nerede değil. Kendisinde.
Dolayısıyla Türkiye böyle şeyler yaşamamış. Bir Kurtuluş Savaşı’nı görmüş, kötü günler geçirmiş ama orada da işte bir adam. Her şey Paşa’nın ağzına bakıyor. Savaş planlaması yapılıyor. İşte Yakup Şevki Paşa falan filan diyorlar, ya çok sakat, tehlikeli, çok riskli bir iş yapacağız. En sonunda diyorlar ki biz mesuliyet almayız. Atatürk diyor ki “Hiç merak etmeyin efendim bütün mesuliyet bir benim.” Mesuliyet almak istemiyor herif. Küçük çocuk gibi. Babam yapsın. Atatürk yaşça hepsinden küçük. Aman diyorlar komutan sensin. Ondan sonra da biliyorsunuz Yunan cephesi üç günde yılınca Yakup Şevki Paşa ne demiş Atatürk’e? Elini öpmek istemiş de Atatürk bırakmamış. (Yakup Şevki Paşa) “Yok yok öpeceğim, sen bizim gibi ihtiyar katırların göremediğini gördün” demiş.