Dijital değişim, insan iletişimini nasıl etkilemiştir? Gelecekte iletişimin nasıl dönüşeceğini düşünüyorsunuz?


 

 

Bana öyle geliyor ki yazının keşfi gibi yeni bir çağın başlangıcı içindeyiz. Nasıl ki yazı keşfedildiği zaman okuryazarlık önemli toplumlar arasında bir fark yarattı; dijital iletişimin de kendine özgü bir okuryazarlığı var. Ve onda; akıcı olmak, kullanılabilir olmak, bireyler arasında fark yaratacak, toplumlar arasında fark yaratacak. Bunun artısı da var, eksisi de var. Tahmin ediyorum; ister çocukluk hayatı olsun, ister ergen hayatı olsun, ister evlilik hayatı olsun, ister iş hayatı olsun bu artı ve eksilerin hepsini göreceğiz.  O sorunları, ortaya çıktıkça, farkına varıp çözmeye çalışacağız. Çözebilenler olacak, sorunlar tarafından yutulup kaybolanlar olacak. Yani dijital iletişimin okuryazarlığı önemli olacak. Ve bireyin  hayatında, ailenin hayatında, eğitim hayatında, ticari hayatta, toplumsal hayatta, siyasi hayatta, ekonomik hayatta bizim şimdiden bazılarını öngörebildiğimiz, bazılarını göremediğimiz değişimler olacak ve bunların artıları ve eksileri olacak. Bu artıları ve eksileri yönetebilmek meselesi ayrı bir beceri olacak. Ayrı bir yönetim bilinci ortaya çıkacak. Bunun için de uzmanlar gelişmeye başlayacak; buna göre eğitimciler olacak, buna göre yöneticiler olacak.

 

Yepyeni bir alan oluşuyor insanlık hayatında. Şimdiden görebiliyoruz hakikaten. Çocuklarını cep telefonuna kaptırdıklarını söyleyen anne babaların sayısı çok fazla. Farklı bir dinamik başladı; oyun gruplarının oluşması ve burada saldırganlığın ortaya çıkması gibi.

 

Ayrıca artık malumat öğreten eğitimin çöpe atılması gerektiğini söylüyorlar ki ben de öyleyim. Düşünmeyi öğreten eğitim ortaya çıkacak. Çünkü malumat, bilgi yığınla var. Hangi alanda istersen saniyeler sonunda avucunda.

 

Onun için, etkileyecek kesinlikle. Hangi yönde, ne kadar etkileyecek; artıları, eksileri ne olacak takip etmek lazım. Buna göre hazırlıklı olmak lazım, uyanık olmak lazım. Ve etkilemeden korkarak bir dijital iletişimde “Kendimizi koruyalım, girmeyelim bu işin içerisine.” dersek çok süratle çağ dışı oluruz. O zaman gerçekten bizi çok olumsuz etkiler her yönden.

 

İnovasyon sürecinin bir parçası olarak hem etkileşime açık olmak hem de uyum yapmak ki insan sürekli çağlar boyunca bunu yapmıştır. İlk aletin bulunmasından itibaren, atomu parçaladığı andan itibaren bütün bunu yapmıştır. Buna uymak zorundayız. Onun için telaşa kapılmadan, bilinçli, insanın potansiyeline güvenerek bu değişime açık olmak lazım.

 

Benim birey olarak ısrarla üzerinde durmak istediğim -bunun için böyle kameraya bakarak konuşmak istiyorum- “Toplumun temel değerleri ne?” Onun farkında olmak lazım.

 

Bir inancımı söyleyeyim, bu yaşta, bütün bu çalışmaların sonunda doğru değerleri, evrensel değerleri benimsemiş bir uygarlık oluşturmuş toplumlarda gelecek her zaman için olumlu yönde açılacaktır. Çünkü orada alttan alta bir “Biz” felsefesi vardır. Dillerin, dinlerin, ırkların üstünde hatta insanların ötesinde bütün canlıları kapsayan bir “Biz” felsefesi vardır. Bu doğru değerleri yaşattığın zaman; ailede, eğitim sisteminde, üniversitede, ekonominde, politik hayatında gelişim kendiliğinden gelir. Herkes yararlanır. Barış hakim olmaya başlar. Bu benim çok güçlü bir inancım ve bu yönde insanlığın düşe kalka, düşe kalka istibdattan gerçek demokrasiye doğru emekliye emekliye yürüdüğünü görüyorum.