Bir parçası olduğunuz sosyal girişimlerden yola çıkarak sosyal girişimciliğin önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?


Ben sosyal girişimcilik terimi ile hiçbir zaman tam anlamı ile anlaşamadım. Yani, sosyal faydayı öne çıkaran girişimcilik, diye tanımlayabiliriz en basit şekliyle ama ben sosyal fayda sağlamayan girişim pek düşünemiyorum. Çok az vardır herhalde yani. Hemen hemen her girişim sosyal fayda sağlıyor. Dolayısıyla neyi öne çıkardığın hani “Ben para kazanacağım.” deyip girişimci olan da çok fazla görmedim. Onlar pek başarılı olamıyorlar. “Ben zaten bir fark yaratacağım, bir şeyleri farklı yapacağım, insanların hayatlarını kolaylaştıracağım.” falan diyerek yola çıkıyor birçok başarılı bireysel girişimci. Aslında bu da sosyal bir dürtü.

 

Mesela sen MZV’ye sosyal girişim dedin. YetGen sosyal girişim denebilir. Evet ama sürdürülebilir değil ve ölçeklenebilir değil. Dolayısıyla girişim değil. Neden? Çünkü bir vakfın maddi desteği ile ayakta durabiliyor. Bu işin bir maliyeti var, ücretsiz yapıyorsun. Ee? Vakıf seni desteklediği sürece ayakta kalabiliyorsun. İkinci problem de ölçekleyemiyorsun.

 

Ben onu ilk başlattığımda işte 80 kişiyle başladık. Sonra işte 120’ye çıktık, 150’ye çıktık. 150 çarpı iki yaptık. Lise-Üniversite ayrı yaptık. Bu sene 500’e çıkıyoruz veya 450’ye çıkacağız. Ama o kadar yani. Bir salona doldurabileceğin insan sayısı bu. Ölçekleyemiyorsun çünkü insanla giden bir iş. Eğitimde de problem bu.   

 

Eğitimde maliyetleri niye düşüremiyoruz? Dünyanın en pahalı servislerinden birisi eğitim. Amerika’da öğrenci borcu 1.9 trilyon dolara çıktı. Milyar değil bak, trilyon. E neden? Çünkü eğitim pahalı. Niye pahalı? E çünkü insan var işin içinde. Ve en eğitimli, en sofistike insanlar var. Dolayısıyla bir bütün olarak baktığında en pahalı insan kaynakları eğitimde. Akademisyenler sayı olarak baktığında akademisyenler çok para kazanıyor demiyorum ama çok yatırım yapılmış. Yani meslektaşlarına göre ya da o yaştaki diğer insanlara göre daha fazla para vermen gereken bir grup. E bir de dokuz öğrenciye bir öğretmen, işte 12 öğrenciye bir öğretmen, 20 öğrenci bir öğretmen falan gibi endeksler, rasyolar peşinde koşarsan eğitimde maliyetleri aşağı çekmen mümkün değil. Öğrenci sayısı arttıkça maliyet artıyor.  

 

Aynı problem YetGen’de de var. Dolayısıyla YetGen’i gerçek anlamda bir sosyal girişime çevirebilmek için, bu sene işte onu denemeye başlıyoruz yavaş yavaş, bir: Teknolojiyi kullanarak maliyetleri aşağı çekmem lazım. İki: Maliyeti bölüşmen lazım. Yani YetGen’in eğitimi neden bedava? Yani birçok öğrenci diyor ki hayatımda aldığım en faydalı eğitimdi. Ee? O zaman niye bedava? Yani, bunu sürdürülebilir kılacaksak bir milyon öğrenciye ulaştıracaksak on bin tane Erhan Erkut’a ihtiyacımız varsa… E bu Erhan Erkut burada maaş alıyor, rahat rahat yaşıyor; hobi olarak da o işi yapıyor. E on bin tane daha Erhan Erkut’a ihtiyaç varsa ne olacak? Onlara bir para vermek gerekecek değil mi? O zaman bu eğitimin bir karşılığının olması lazım. Kim verir o kadar ilgilendirmiyor beni. Aile verebilir, çocuk verebilir. Benim ideal modelim, çocuk çalışmaya başladıktan sonra geri ödeyebilir. Bu da kendi içinde bir vakıf olabilir vesaire vesaire. Dolayısıyla YetGen’in başarıya ulaşması için sürdürülebilirlik ve ölçeklendirilebilirlik boyutlarını çözmesi, sorunlarını çözmesi lazım. Her sosyal girişim için bu doğru. Sürdürülebilir misin? Ölçeklenebiliyor musun?


Sosyal girişim ya da sosyal olmayan girişim. Mutlaka sürdürülebilir ve ölçeklenebilir olması lazım.


Şimdi videoyu çekiyorsun, internete koyuyorsun. Tamam, ölçeklenebilir bu hocam. Server maliyetin çok yüksek değil. Sürdürülebilirliği nasıl sağlayacaksın? Sen şimdi kalpten, içinden gelen bir duyguyla, bir hobi olarak bu işi yapıyorsun. E bunu ne kadar hobi olarak yapmaya devam edebileceksin? Gelir modeli olmayan çabaya girişim demiyorum ben. Sosyal girişim ya da sosyal olmayan girişim. Mutlaka sürdürülebilir ve ölçeklenebilir olması lazım. Sorular bunlar. Sosyal faydayı öne çıkarıyorsun, aferin sana. Yani, gerçekten benim kafam bu konuda hiç net değil.

 

Bu dünyanın en büyük bireysel girişimcisi, işte, Bill Gates belki. Adam milyarlarca doları sosyal fayda için bağışladı. Ee? Şimdi bu sosyal girişim mi? Değil. Ama bütün sosyal girişimlerin toplamından daha fazla fayda sağladı dünyaya. Ee ne olacak şimdi? Yani neyse.

 

Bugün bir milyar dolar kazanan bir şirket 300 milyon dolar da vergi veriyor. Yani bu da bir sosyal fayda. Yaptığın şeyin doğrudan sadece sosyal fayda üretmesi diye kapatmaman lazım gözleri. Açıyı daraltmaman lazım. Her girişimdeki sosyal faydayı görmek ve değerli bulmak lazım diye düşünüyorum.