İnsanın kendisiyle baş başa kalması kendisini tanımasına nasıl yardımcı olur?


 

 

İnsanın diğer insanlarla ilişki içerisindeyken sosyal kimliği var ve bu sosyal kimlik içerisinde ilişkilenmesi “Öğretmenimle beraberim.”, “Arkadaşlarımla beraberim.”, “Akranlarımla beraberim.”, “Kız arkadaşımla beraberim.”, “Annemle, babamla, ailemle beraberim.” durumu var. “Yalnız mısın?”  “Hayır.” “Öyle mi, arkadaşlarınla beraber misin?”  “Evet.”       

 

Aslında bir de benim daha önce sözünü etmiş olduğum kendi tanıklığını keşfetmiş insanın yalnızlığı meselesi var. O zaman kendinden yalnızlık, kendi özünden kopma meselesi var. Zannederim dün mü ne, bir tweet yazmıştım. Ona bakıp okuyabiliriz yani, enteresan. “Kimseyi kırmayayım.”, “Aman aile içerisinde kimseyi kırmayayım.” “Dikkatli olayım.”, “Yavrum kimseyi kırma!” Kimseyi kırmamaya çok özen göstererek bir bakıyorsun kendi özünden kopmuşsun, kim olduğunun dahi farkında değilsin. Kimseyi kırmayacak bir insan olma durumunda özünden kopmuşsun. Sağlıklı değil. Onun için en büyük yalnızlık, kendinden yalnızlık. Onun yoldaşlığını bulamadığın andan itibaren sen zaten kalabalığın içerisinde yapayalnızsın aslında. Savaşçı bunun çok iyi farkında. “Savaşçının savaşçılığı seni her gün diğerlerine benzetmeye çalışan bir toplumda ‘kendin olarak kalabilmek’ savaşını vermektir.” E. E. Cummings’in bir şiiri. Bir başladı mı o hiç bitmez, devam eder meselesi var. Onun için denetim odaklı korku kültüründe büyümüşsen imkan verilmemiş sana kendi tanıklığını keşfetmeye, kendi özünle. Ben kendi tanıklığımı keşfetmek için dört yıl çocuklarımdan ayrı kaldım. İntiharın eşiğine geldim. O zaman keşfettim ki ben, Doğan Cüceloğlu diye birisi var ve ben o çocuklara babalık yapmazsam hiçbir zaman kendimi affedemem. Hamallık yapmaya razıydım. Gittim ve elimden geleni yaptım çok şükür. Şimdi Türkiye’de elimden geldiğince denetim odaklı korku kültürünün olduğunun farkına varılmasını ve herkesin kendi sorumluluğu içerisinde kendi değerlerini keşfederek kendini, saygıdeğer bir insan olarak, sorumluluğu içerisinde keşfetmesine yardımcı olmak istiyorum. Bunu duyup anlayan çok insan var çünkü.

 

Bir keresinde bir seminerden çıkıyordum, birisi geldi. “Vallahi Doğan Hocam bilmediğim hiçbir şey söylemediniz.” dedi. “Sadece” dedi “bildiğimin farkında değilmişim.” “Siz söyleyince farkına vardım.” dedi. Ne kadar önemli bir şey. Hakikaten benim söylediğim şeylerin hepsini içimiz biliyor. Fakat bildiğimizin farkında değiliz. Bildiğinin farkına varınca da o zaman bir sorumluluk olmuyor. “Artık biliyorum, şimdi farkındayım. Hadi bakalım!” Gücün dahilinde yapmaya başlayacaksın.