Bilinmezliklerle dolu Osmanlı Kuruluş Dönemi kültürel hayatını beyaz perde üzerinden örneklendirme denemesi
Yazıyı okurken filmin müziklerini dinleyebilirsiniz.
Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü isimli film, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını konu edinmektedir. Osmanlı’nın ilk dönemlerini mizahi ve edebi olarak aktaran film, Karagöz ve Hacivat’ın ölümlerine kadar geçen süreci mizahi bir dille anlatmaktadır. Osmanlı Devleti; Türk, Bizans, İslam ve Ortodoks Hıristiyanlık gibi farklı kültürleri bir araya getirerek Anadolu’da kendine özgü bir kültür oluşturmuştur. Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü isimli filmde de Osmanlı kültürünün izlerini görmek mümkündür. Filmde yer alan karakterlerin giyim kuşamları, konuşmaları ve yaşam tarzları Osmanlı kültürünün özelliklerini önemli ölçüde yansıtmaktadır.
Film 1330 senesindeki Bursa’yı ve Osmanlı’daki toplumsal yaşamı yarı mizahi yarı tarihsel bir şekilde ele almaktadır. Ancak filmin bizlere vurgulamak istediği dönem 1248’deki Kösedağ Savaşı sonrası Anadolu’nun Moğol istilasına uğraması ve Moğolların Anadolu’da uyguladığı baskı politikalarıdır.
Anadolu’daki Moğol İstilası ve Osmanlı’nın Kuruluşu
13. yüzyılın ortalarında Moğol İmparatorluğu’nun hükümdarı Batu Han, Moğol ordularıyla birlikte Maveraünnehir’den Anadolu’ya doğru ilerledi. Moğolların bu hareketi ile Anadolu Selçuklu Devleti’nin özellikle Batı Anadolu’daki otoritesine ciddi bir darbe vurdu. Moğol saldırısı sonrasında Anadolu’da birçok Türkmen beyliği ortaya çıktı ve bu beylikler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin boşluğundan yararlanarak topraklarını genişlettiler. 1248 Kösedağ Savaşı sonucunda, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol İmparatorluğu’na bağlı bir kukla devlete dönüştü. Bu savaş sonrasında Anadolu’da siyasi tablo değişti. Böylelikle Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ile Anadolu’da yeni beyliklerin ortaya çıkmasına neden oldu.
14. yüzyılda Anadolu, Moğol İmparatorluğu’nun egemenliği altındaydı ve bu dönemde Anadolu’daki Türk beylikleri, İlhanlıların yani Moğolların Anadolu’daki devamı olan Eretna Devleti baskısı altında yaşamaya çalışıyorlardı. Ancak yine de beylikler arasında siyasi ve askeri rekabet devam etmekteydi. Bu dönemde Anadolu’daki en güçlü beyliklerden biri, hızla yükselen Osmanlı Beyliğiydi. Osmanlılar, Söğüt’te kurdukları beylik ile çevrelerindeki diğer beylikleri ve Bizans İmparatorluğu’nu etkisi altına almaya başladılar. Osmanlı Beyliği, bölgedeki diğer beyliklerden farklı olarak güçlerini merkeziyetçi bir yönetim anlayışıyla birleştirdiler ve zamanla askeri, siyasi ve kültürel olarak genişlemeyi başardılar.
Kısacası Anadolu’nun doğusunda Türkmenler hem Moğollara karşı hem de Moğolların atadığı kukla Anadolu Selçuklu Sultanına karşı mücadele ederken; Anadolu’nun kuzeybatısında 13. yüzyılın sonlarına doğru kurulmuş olan Osmanlı beyliği hızlı bir şekilde Bizans İmparatorluğunun topraklarına doğru yayılmaktaydı. Yani Anadolu’daki kaos ve istikrarsızlık, Anadolu’nun kuzeybatısında Osmanlı’nın ortaya çıkışına ve hızlı bir şekilde yayılmasına neden oldu.
Osmanlı’yı Kuran Toplumsal Sınıflar
Aşıkpaşazade’ye göre; Osmanlı’yı kuran dört temel unsur vardır. Bunların ilki Ahi teşkilatıdır. Osmanlı’nın kuruluş sürecinde Ahi teşkilatı önemli bir rol oynamıştır. Ahilik, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik yapıdır. Ahilik teşkilatı, toplumsal dayanışmayı ve sosyal yardımlaşmayı teşvik etmiştir. Ahiler, fakirlerin ve ihtiyaç sahiplerinin yardımına koştuğu için Osmanlı Devleti’nin toplumsal yapısının oluşmasına önemli derecede katkıda bulunmuşlardır. Osmanlı kültür tarihine baktığımızda Ahi veya lonca teşkilatı sadece ticaret ve zanaat işleri ile uğraşan bir teşkilat değil, aynı zamanda devlet yönetiminde rol oynayan bir ekonomik gruptur. 14. yüzyılda Osmanlılar, Ahi teşkilatı tarafından yönetilen Ankara’yı ele geçirdikten sonra aslında Ahilik geleneği, Osmanlı’nın devlet ve kültür yapısına entegre olur ve Osmanlılar için Ahilik vazgeçilemez bir kültürel unsur haline gelir. Sonuç olarak, Osmanlı’nın kuruluş döneminde Ahi teşkilatı, hem ekonomik kalkınma hem de toplumsal yapılanma açısından önemli bir rol oynamıştır. Filmde gösterildiği gibi Ahi teşkilatı Osmanlı’da sosyal hayatın her alanında bulunmaktaydı.
İkincisi ise adına Bacıyan-ı Rum adı verilen Bacılar teşkilatıdır. Âşıkpaşazâde’ye göre; Bacıyan-ı Rum’u, kadınlardan oluşan bir teşkilatın tanımlanmasıdır. Onlar, Hacı Bektâş-ı Velî’yi ve Şeyh Edebali’yi manevi önder olarak kabul eder. Hacı Bektaş’a müritlik ederler. Bacıyan-ı Rum’un, erkek teşkilatından farklı olarak, kadınların sosyal hayatta daha aktif rol oynadığı bir yapıda olduğunu vurgulanır. Özellikle erkekler, gaza için kâfirler ile savaştayken; şehri korunması ve asayişinin sağlanması gibi görevleri Bacılar teşkilatı sağlamaktaydı. Fakat Bacılar teşkilatının 13. ve 14. yüzyıllarda küçük bir grup mu yoksa büyük bir teşkilat mı olduğu net olarak bilinmemektedir. Bu filimde ise vurgulanmak istenen bir diğer mesele; Bacılar teşkilatının gücünü yavaş yavaş kaybetmesi ile kadınların sosyal hayatta görünürlüğünün azalması ve Osmanlı beyliğindeki iktidarın bütünüyle erkek egemenliğine geçmesidir.
Üçüncüsü ise Abdal-ı Rum adı verilen sufilerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş döneminde, sufilerin etkisi oldukça önemliydi. Sufiler, Anadolu’da İslam’ın yayılmasında güçlü bir rol oynadılar. Özellikle de Anadolu’da yaşayan Rum halkı arasında İslam’ı yaymak için çaba sarf ettiler. Bu süreçte, İslam’a geçen Rumlar arasında önemli bir topluluk oluşturdular ve Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal ve kültürel yapısının oluşmasına katkıda bulundular. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde sufilerin önemi büyüktür.
Dördüncüsü ve belki de Osmanlı’nın Anadolu’da ve Rumeli’nde hızlı bir şekilde yayılmasına neden olan gazilerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunda gazilerin rolü oldukça önemlidir. İslam’ın yayılması için mücadele eden kişilere “gazi” denmekteydi. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde gaziler, sadece savaşlarda değil, aynı zamanda devlet yönetiminde de önemli bir rol oynadılar. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde, gazilerin çoğu beyler arasında yer aldı ve beyliklerin yönetiminde önemli görevler üstlendiler. Ayrıca, Osmanlı Devleti’nin askeri ve siyasi liderleri arasında da birçok gazi bulunmaktaydı. Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunda gazilerin rolü oldukça büyüktü. Nitekim filmde de gösterildiği gibi Orhan Gazi gaza için seferlere çıkmakta ve birçok önemli kenti savaş ya da anlaşma ile fethetmekteydi.
Ana Tatar Geldi
Filmin ilk sahnesinde Karagöz’ün çadırının civarına vergi toplamak amacıyla birkaç süvari asker gelir. Karagöz ise annesine doğru giderek “Ana Tatar geldi” der. Bu söylem aslında dönemin göçebe Türkmenlerinin en önemli sorunuydu. Nitekim Göçebe Türkmenler yoksul olduklarından dolayı ağır vergilerden şikâyetçiydi. Anadolu’daki Moğol istilası sonrası, Moğollar halka karşı oldukça sert politikalar uygulamış ve vergileri artırmıştır.
Film burada göçebe Türkmenlerin hayatını ve neden vergi yüzünden isyankâr olduğunu anlatmaktadır. Selçuklulardan itibaren göçebe Türkmenler vergi vermedikleri için devlet tarafından büyük bir sorun olarak görülmekteydi. Bundan dolayı göçebe Türkmen kabileleri yakalandıklarında Selçuklular veyahut merkezi idareler tarafından ağır vergilere maruz bırakıldılar.
Göçebe Türkmenler ile ilgili bir diğer mesele ise din ve mezheptir. Orta Asya’dan gelen Türkmenlerin büyük bir kısmı Müslüman’dır. Ancak bunların dini bilgisi çok zayıftı ve Orta Asya’daki Şamanist inançları ile İslam inancını sentezleyerek heterodoks bir İslam inancı oluşturdular. Göçebe Türkmenler ile yerleşik yaşamın İslam anlayışı arasındaki çatışma nedeniyle, göçebe Türkmenler, yerleşik yaşama geçmiş olan Türkler tarafından sevilmediği, hatta aşağılandığı bilinmektedir. Esasen o dönemlerde Türk ve Türkmen kelimeleri cahil ve göçebe anlamında kullanılmaktaydı. Yani henüz yerleşik yaşama geçmemiş ve okuma, yazma bilmeyenlere Türkmen denmekteydi. Bundan dolayı Karagöz, filmde cahil bir göçebe Türkmen’i canlandırmaktadır.
Müslüman Ol ve Öyle Gel
Filmde Karagöz, Bursa’da yerleşik yaşama geçmeye çalışırken iş arar ve bir tekkenin önüne gider. Tekkedekiler ona işin çok olduğunu ancak Ahi teşkilatından değilse, işi zor bulacağını söylerler.
Osmanlı tarihi boyunca fethettikleri ve idare ettikleri bölgelerde yaşayan halklara zorla Müslüman yapmak için çalışmamıştır. Ancak Müslüman olanlar için başta daha az vergi ödemek ve sosyal hayatta Müslüman olmayanlara karşı daha fazla avantaja sahip olma gibi birtakım teşvik edici politikalar uygulamıştır. Nitekim Osmanlı’da Müslümanlar, gayrimüslimlere göre daha fazla avantaja sahipti. Özellikle ekonomik olarak gayrimüslimlerin daha fazla vergi vermesi zaman içerisinde İslam’a geçmek için önemli bir gerekçe olmuştur. Bununla birlikte filmde Orhan Gazi, kendisi için Bursa’da bir cami yaptırmak ister ve caminin inşası istenilen hızda ilerlemeyince; kadılık görevi yapan Pervane, Bursa’daki herhangi bir kilisenin camiye çevrilmesini önerir. Filmdeki Bacılar teşkilatının başındaki Ayşe Hatun buna karşı çıkar ve şehirleri fethetmek kolay ama önemli olan gönülleri fethetmektir der. Filmdeki bu sahne, bizlere Osmanlı’nın “istimalet politikası” gösterir. Bu politika kapsamında, Osmanlı’da yaşayan farklı dini, etnik ve kültürel gruplara birtakım konularda özerklik tanımaktaydı.
Aş Dağıtmak
Filmdeki önemli sahnelerden biri ise padişahın halkına “aş dağıtma” sahnesidir. Eski Türk devletlerinden itibaren aş dağıtmak önemli bir kültürdür. Türkler için devleti yöneten kişi aynı zamanda hem halkını doyurmalı hem de devleti idare etmelidir. Padişahın tebaasını yönetmesi bazen yağma ile bazen de aş dağıtılarak gerçekleşirdi. Kısacası padişahın, tebaasından kimseyi aç bırakmaması çok eski bir gelenektir ve filmde bu gelenek iyi bir şekilde yansıtılmıştır.
Kam Ana ve Şamanizm
Osmanlı’nın kuruluş dönemi olan 13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu’da Türkmen toplulukları arasında Şamanizm, yani doğaüstü güçlere inanma ve bu güçlerle iletişim kurma geleneği yaygındı. Şamanizm, Türkmenler arasında sadece bir din değil, aynı zamanda bir kültür, bir yaşam biçimi olarak tariflenebilir. Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi, bu Şamanist geleneğin etkilerini göstermektedir. Osmanlı toplumunun çoğunluğu Müslüman olsa da, birçok Türkmen kabileleri hala Şamanist inançları sürdürmekteydi. Bununla birlikte filmde ak büyü ve kara büyü sahneleri yer almaktadır. Anadolu’daki toplumsal tarihe bakıldığında büyü bir sosyolojik gerçektir. Dolayısıyla filmde gösterildiği gibi Osmanlı’nın toplumsal tarihinde halkın bir kısmı ve önemli devlet yöneticilerinin de bir kısmı birbirlerine karşı mücadelede büyüyü kullanmıştır.
Köse Mihal ve Müslüman olan Rumlar
Osmanlı’nın kuruluş döneminde sınırlarını hızla genişletti ve bu sınırlar içerisinde birçok farklı etnik ve dini gruptan insanlar beraber yaşamaya başladı. Bu dönemde, Osmanlılar, devlet yönetiminde bilgili olan kişilere ihtiyaç duymaktaydı. Bundan dolayı Osmanlılar, farklı etnik gruplardan insanları yönetimlerinde yer almaya davet ettiler. Filmde bahsedildiği gibi Köse Mihal de bu dönemde Osmanlı Devleti’nin yönetimine dahil olan bir kişidir. Köse Mihal, eski bir Rum tekfuru olarak biliniyordu ve Osmanlı Devleti’nin erken dönemlerinde Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra, Osmanlı Devleti’nin hizmetine girdi ve devletin askeri gücüne katkıda bulundu. Osmanlı’nın kuruluş tarihinde, eski Rum ve Bizans tekfurlarının Müslüman olması ve Osmanlı Devleti’nin yönetimine dâhil olması önemli ve hatta normalleşmiş bir süreçtir.
Sonuç olarak, “Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü” filmi, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarına odaklanarak dönemin tarihsel ve kültürel analizini çıkartmaktadır. Film, Moğollar’ın Anadolu’yu istilası sonrası değişen siyasi dengeleri ve Osmanlı’nın kültürel yapısını ele almaktadır. Filmde Osmanlı’nın kuruluşunda önemli rolleri olan Ahi teşkilatı, Bacılar teşkilatı, Abdal-ı Rum ve gaziler incelenirken, Türkmenlerin yaşadığı zorluklar, fethedilen yerlerdeki halkların Müslüman olma süreci, Şamanizm ve farklı etnik grupların Osmanlı yönetimine dâhil olması gibi mühim konular işlenmiştir. Bu kapsamda, film Osmanlı’nın çok katmanlı ve çeşitli kültürel tarihini izleyiciye aktararak, dönemin sosyal dinamiklerini anlamamıza katkı sağlamaktadır.
sezai berat ünal
Kaynakça
- Aça, M., & Aça, O. M. (2009). HACİVAT İLE KARAGÖZ’Ü BELLİ BİR DÖNEME TARİHSEL KİŞİLİKLER OLARAK KONUMLANDIRMA ÇABALARINA SİNEMADAN BİR ÖRNEK:” HACİVAT KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?” FİLMİ. Journal of Turkology Research/Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, (26).
- Akay, Ezel. (Yönetmen). (2006). Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?. Bursa: IFR Anonim Şirketi.
- And, Metin. “Karagöz”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/karagoz (10.04.2023).
- Âşıkî, D. A. (2012). Âşıkpaşaoğlu Tarihi, haz. Nihal Atsız, İstanbul: Ötüken Neşriyat.
- Aykaç, O. (2016). KARAGÖZ VE HACİVAT: BAŞKALDIRI VE İTAATİN YANSIMALARI. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, (36), 611-618.
- Bainbridge, M. (1976). Metin And: Karagöz: Turkish shadow theatre. 80 pp., 16 plates. Ankara: Dost Yayınları, 1975. Bulletin of the School of Oriental and African Studies, 39(1), 249-249.
- Eğilmez, D. B. (2016). Metinlerarasılık Bağlamında Temaşa, Sinema, Tarih: Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü. Monograf, 52.
- Mutlu, M. (1995). Karagöz. Tiyatro Araştırmaları Dergisi, 12(12), 53-63.
- Wittek, P., & Berktay, F. (2000). Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşu. Pencere Yayınları.