21. yüzyılda bireyin öğrenmesi gereken yetkinlikler nelerdir?
Yapılacak en önemli şey bilgi değerlendirmesini öğrenmektir. Çünkü inanılmaz bir bilgi yoğunluğu var eskiden hiç olmayan. Şimdi bu bilgi yoğunluğunun içinde aynı derecede bir de bilgi kirlenmesi var. Ve bunu nasıl ayıklayacaksın? Bunu öğrenmek lazım. Bunu öğrenmenin yolu da eleştirel düşünebilmektir. Eleştirel düşünebilmek için de temel bazı bilimleri öğrenmen lazım. Yani fizik, kimya, matematik, biyoloji. Bunlar hakkında ben uzman ol demiyorum. Fikrin olması lazım. Yani birisi sana gelip, efendim Nuh Tufanı’nda sular bütün dünyayı kapladı derse, haydi oradan diyebilmen lazım. Çünkü jeolojiye bak, yok öyle bir şey ağabey. Böyle saçmalık olmaz. Göğün yedi katından falan bahsettikleri zaman öyle bir şey yok diyeceksin. Lütfen buyurun bakın diyeceksin. Kainatı biliyoruz. Değil mi? Yani bilgi elemek ve değerlendirmek çok önemli bir beceri.
Ben öğrencilerimden hep onu istiyorum. Diyorum ki bakın ben sizin öğretmeninizim ama bu benim her şeyi bildiğim anlamına gelmiyor kardeşim. Yani benim bildiklerim yanlış olabilir, muhakemem yanlış olabilir. Siz tetikte olacaksınız. Ve diyeceksiniz ki Celal bak burada çuvalladın. Ben bunu İhsan Ketin’e söyledim. Ve ne kadar memnun olmuştu rahmetli hoca. Biz Uludağ’a gitmiştik. 1946’da bir harita yapmış. Bazı yaşlar vermiş falan, dedim hocam yanlış bu. Israrla hayır dedi. En sonunda “İnegöl’e gidelim orada göstereyim sana.” dedi. İnegöl’e gittik. Dediğini bulamadık. Hoca çok dertlendi. “Niye böyle oldu?” dedi. Ondan sonra hatırladı. O gün boyası bitmiş. Olmayacak alüvyonları permiyen diye boyamış nasıl olsa atlamam bunu diye. Ama atlamış. Saçma sapan bir şey çıkmış neticede. Ondan sonra biz eve dönerken Bursa’da bizim evde kalıyorduk. Hoca dedi ki “Ya bu çok önemli bunu aman yayınla.” Yani diyor ki benim çuvalladığımı lütfen yayınla. Ben dedim ki “Hocam Türkiye’de yaşıyoruz.
Ben yayınlarım dert değil ama derler ki ‘dünkü asistan İhsan Ketin’e kafa tutuyor’. Kimse inanmaz.”
Çünkü böyle bir gelenek yok bu millette ama dedim siz yayınlayıp derseniz ben çuvallamışım, doğrusu bu. Tamam dedi ve yaptı. Ama işte kaç tane İhsan Ketin var Türkiye’de. Değil mi?
Sırrı Erinç öyle bir adamdı. Muhteşem bir adamdı. Hiç unutmuyorum biz Marmara’da derinlik ölçümleri yapıyoruz. Hem de babamın teknesinde. Bir computer programı getirdiler. Onu yaparken hocayı davet ettik, Sırrı Bey’i. Sırrı Hoca geldi. Gemi gidiyor. Önünde bir laptop var. Laptopa şöyle bir dokundu. Sapıyor bizim tekne. Teknenin içinde bir de yazıcı var. Sürekli batimetre haritası çıkartıyor. Sırrı hoca, rahmetli, baktı baktı -ve bunu yapan da 16 yaşında bir çocuk- Baktı hoca. Kalktı. Dan Mckenzie’ye döndü. “Dan” dedi, “Kendimi dedi aptal gibi hissediyorum.”