Endüstrinin ve makineleşmenin geleceğini irdeleyen, yalın ve düşündürücü bir yazı.
İnsanoğlu varoluşundan bu yana birçok devrime imza attı. Avcı toplayıcı toplumdan tarım devrimi gerçekleştikten sonra yerleşik hayata geçen ve artı zaman kavramını ortaya çıkaran insanoğlu, yeni gelişmeleri gün yüzüne çıkarmak için ihtiyacı olan yeterli zamanı elde etti. 18. yüzyıla kadar kas gücüyle işleyen üretim artık buharlı makinenin icadıyla yavaş yavaş makinelere bırakılıyordu (1712). Yaklaşık yüzyıl içerisinde elektriğin üretime katılmasıyla birlikte telgraf ve telefon icat edildi. 20. yüzyılın başlarında Henry Ford devrime derinlik kattı ve elektriğe dayalı seri üretime geçti. Model T adlı aracın üretime başlanmasıyla dünyadaki bütün sosyo-ekonomik dengeler değişti. Ford’un hedefi en ucuz maliyetle en fazla üretimi yapıp herkese ulaşmaktı. Seri üretimle çok hızlı gelişen endüstri teknolojik gelişmeleri beraberinde getirdi. İlk mikro bilgisayarın(1971) icadından sonra üretim sistemleri otomatikleştirildi eskiden üretim bantlarında üretilen ve insan elinin değdiği ürünü artık makineler kendi elleriyle yapmaya başladı.
Endüstri 4.0 terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya’nın Hannover kentinde Hannover Fuarında duyuruldu. Çin ve Hindistan gibi üretimde hızlı atılımlar yapan ülkelere karşı zirvede yerini almayı hedefleyen Almanya BMW, Bosch ve Siemens gibi sektörün devleri firmalarla devrime öncülük etme kararı aldı. Peki nedir bu Endüstri 4.0, geride kalan ilk üç devrimden farkı nedir, hedefleri, olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Endüstri 4.0, teknolojilerin ve değer zinciri organizasyonları kavramlarının kolektif bir bütünüdür. Siber-Fiziksel sistemlerin kavramına, nesnelerin internetine ve hizmetlerin internetine dayalıdır. Sistemin amacı eskiden elektronik sistemlerin kullanılması ama yine de fabrikalar içindeki insan gücünden faydalanmak zorunluluğunu ortadan kaldırmaktır. Nesnelerin ve hizmetlerin interneti kavramları ve siber-fiziksel takip sistemleri, üretim ortamındaki nesnelerin birbirileriyle iletişime geçmesini, bu nesnelerin insan eli değmeden etkili bir şekilde çalışmayı sürdürmesini, insansız fabrikaları amaçlamaktadır. Üretimde maliyeti oldukça azaltan bu sistem verimliliği de bir o kadar arttırıyor çünkü makinelerin birbirileriyle ve aynı zamanda tedarikçileriyle hatta müşterileriyle bile iletişime geçtiği bu döngüde müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ile birlikte hata payı neredeyse sıfıra düşüyor. Bir yandan da sadece internete bağlı olan bu sistemin hatasız çalışmaya devam edebilmesi için siber güvenlik sistemlerini en üst düzeye çıkarmak gerekiyor. Araştırmacılara göre devrim, geleceğin mesleklerini değiştirecek. Endüstriyel veri bilimciliği, robot koordinatörlüğü, endüstriyel bilgisayar mühendisliği geleceğin mesleklerinden sadece üç taneye örnek gösterilebilir.
Endüstri 4.0 duyurulduktan tam beş yıl sonra ilk kez Toplum 5.0 Ocak 2016’da Japon hükümeti Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Konseyi’nde Bakanlar Kurulu tarafından duyuruldu. Felsefenin adına Toplum 5.0 denmesinin amacı insanın varoluşundan bugüne kadar olan devrimleri bölümlere ayırmak Avcı Toplayıcı Toplum (Toplum 1.0), Tarım Toplumu (Toplum 2.0), Endüstriyel Toplum (Toplum 3.0), Bilgi Toplumu (Toplum 4.0), Akıllı Toplum (Toplum 5.0). Toplum 5.0, siber alan ve fiziksel alanın (gerçek toplumun) yüksek seviyede entegre olduğu ‘’süper akıllı toplum’’ olarak tanımlanıyor. Aslında burada temel amacın toplumu, Endüstri 4.0’ın kusursuz uygulanabileceği bir ortam haline getirmek ve bütün bileşenlerine katmak. Zaten temel amacın bu olduğunu 2017’de CeBIT fuarında felsefeyi tanıtan Japonya başbakanı Shinzo Abe’nin yaptığı açıklamada görebiliyoruz. ‘’Teknoloji, toplumlar tarafından bir tehdit olarak değil, bir yardımcı olarak algılanmalı.’’
Peki Türkiye bu sürecin neresinde? Türkiye şu anda Endüstri 2.0 ve 3.0 arasında bir yerde yer alıyor. Çok uzun bir süredir zaten ülkemizde üretimde geri kalmışlığın ve ithalata bağımlılığın nasıl çözümlenebileceği tartışılıyordu. Son yıllarda TÜSİAD tarafından ‘’Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü Konferansı’’ gerçekleştirildi ve önümüzdeki yıllarda ülkemizin bu devrime uyum sağlayabileceği yol haritası tartışıldı. Şimdiden birçok şirket üretimi 4.0’ a entegre etmeye çalışıyor. Uzmanların da söylediğine göre, geriye kalan üç devrimi meydana geldikten çok uzun süre sonra içselleştirebilen ülkemiz Endüstri 4.0’ı ıskalamayacak. Ülkemizde, hızlı bir sektör olmasından dolayı şu an otomotiv sektöründe kullanılmaya başlanan Endüstri 4.0 konsepti, ürünlerin pazara çıkış sürelerini kayda değer oranlarda düşürüyor. Önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde yeteri kadar mücadeleyle Türkiye üretimde geri kalmışlığın ve ithalata bağımlılığın zincirini kırabilir gibi gözüküyor.
ozan yılmaz
Kaynakça:
Endüstri Tarihine Kısa Bir Yolculuk – Endüstir40.com
Almanya’nın Endüstri 4.0 Vizyonu – Endüstri40.com
Türkiye’de Endüstri 4.0 – Endüstri40.com
Endüstri 4.0 Kavramlarına Giriş ve Kullanım Alanları – magg4.com
Böyle önemli bir konuyu ele aldığınız ve düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkürler