Gelişmek kavramını en başında yanlış anladık biz. Millet olarak, ümmet olarak… Ve bu konuda ipin ucunu o kadar kaçırdık ki artık gelişmek nedir bilmiyoruz.
Uyuyoruz.
İyi filmler çekemiyoruz.
İyi diziler yapamıyoruz.
İyi fikirler üretemiyoruz.
İyi hiçbir şey yapamıyoruz.
Yavaş yavaş o kadar acınası bir hale geliyoruz ki, çareyi eğitim sistemimize suç atmakta buluyoruz. İyi bir nesil yetiştiremiyoruz. Çareyi eğitim sistemini değiştirmekte buluyoruz ancak değişen eğitim sistemine yine bir şekilde suç atıyoruz. Olmuyor, Avrupalılaşmanın ne kadar tehlikeli olduğunu göremiyoruz. Bize ne ölçülerde zarar verdiğini kavrayamıyoruz. Avrupa’nın kültürünü almaya çalışıyoruz, icatlarını değil. Yaşantılarını almaya uğraşıyoruz, bilimsel kaynaklarını değil.
Tembel bir toplum olduk. Yiyoruz, içiyoruz ve yatıyoruz. Ekstra bir şeyler katmıyoruz hayatımıza. Peygamber Efendimiz’in olmasını istediği gibi bir ümmet olamıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün olmasını istediği gibi bir millet olamıyoruz. Fatih’in, Süleyman’ın, Yavuz’un torunu olamıyoruz. Birbirimizi dışlıyoruz. Bir insan ben Türk’üm diyor: “Yallah Ötüken’e” diyoruz. Birisi ben Müslümanım diyor: “Yallah Arabistan’a” diyoruz. İnsanların; Fikirlerine, düşüncelerine, ideallerine, görüşlerine, eğilimlerine saygı duymuyoruz. Sen kafirsin diyoruz, sen Türk değilsin diyoruz, sen hiçbir şeysin diyoruz. Hala İttihatçıları konuşuyoruz, hala “Senin partin şöyle ama benim partim harika” meselesini konuşuyoruz. Evet mi, Hayır mı? konuşuyoruz. Mustafa Kemal Atatürk adı altında onun adını karalıyoruz. İslam adı altında İslam’ı karalıyoruz. Müslüman bir Türk olamıyoruz. Atatürkçü bir Müslüman olamıyoruz. Kürt bir Türk vatandaşı olamıyoruz. Dışlıyoruz, dışlanıyoruz. Yavaş yavaş aciz varlıklar oluyoruz.
Dünyanın en mükemmel varlıkları olan kadınlara değer vermiyoruz. Şiddet uyguluyoruz, yakıp yıkıyoruz ve bunu marifet olarak görüyoruz. Kadınlara saygı duymuyoruz. Biz böyle mi öğrendik Peygamber Efendimizden. Biz böyle mi öğrendik eski Türk büyüklerinden.
Genç Kızlarımıza tecavüz ediyoruz, sebebine: “Kısa giyindiği için tahrik oldum” diyoruz. 2-3 yıl içeride yatıp hayatımıza devam ediyoruz. Çocuk öldürüyoruz. İnsan öldürüyoruz. İnsanlar aç yatarken 40-50 villa sahibi oturuyoruz. Şehit veriyoruz. Çocuklar babasız, annesiz, yetim büyüyor. Biz ne yapıyoruz?
Benim gibi klavye başından sallamakla yetiniyoruz. Örnek aldığımız(!) Avrupa Mars’a 40 günde gitmenin yolunu bulmaya uğraşırken, biz; “idam, lgbt vb.” konular konuşuyoruz. Erzurum’a dünyanın en büyük gözlemevi yapılıyor ancak kime sorsam: “Bilmiyorum, senden duydum” cevabın veriyor. Araştırmıyoruz. Sorgulamıyoruz. Bodoslama yaşıyoruz.
İnsanlarımız gün geçtikçe garipleşiyor. İçki İçip bilincimizi kaybediyoruz, uyuşturucu kullanıp bedenlerimizi yok ediyoruz. Avrupa yapay zekalı robotlar üretmeye uğraşırken biz ters bir bakış attı diye adam öldürüyoruz.
Belki de yaşamayı hak etmiyoruz ha ne dersiniz..
hanifi ünal